‘’Gece yarısı sokakta ne işi varmış?’’ | Adil Dünya

 

…. ‘’Kız da kıyafetine dikkat etseymiş! ‘’

          … ‘’Gece yarısı sokakta ne işi varmış?’’

                        … ‘’Kocamdır, döver de sever de! !’’

 

Bu günlerde ne yazık ki sık sık karşılaştığımız bu cümleler hepimizi öfkelendirmiyor mu? Bu zihniyeti değiştirmek için öncelikle böylesine sorunlu düşüncelerin temelinde yatan sebepleri anlamamız gerekmektedir. Bu insanların yaptıklarını bilimsel bir şekilde açıklamamız belki de mümkündür. ‘’Adil Dünya İnancı’’ kavramı tam da burada devreye giriyor.

Nedir bu adil dünya inancı?  Bu inanca göre insanlar kendi davranışlarının sonuçlarını hak etmektedir. Bu konuda çalışan Lerner (1997) yaptığı deneylerde insanların belirli davranışları yerine getirdiklerinde istediklerini elde edebileceklerine ya da olumsuz durumlardan kaçabileceklerine inanarak, dünyanın adil bir yer olduğu yanılsamasına düştüklerini göstermektedir. Bu durum olumsuz olaylarla karşılaşan kişilerin yaptıkları seçimlerden dolayı suçlanmasına neden olmaktadır. Adil dünya inancının temelinde psikolojik bir sürecin yer aldığı düşünülmektedir. Buna göre bu inanca sahip insanlar yaşamın katı gerçeklerine karşı kendilerine bir kalkan oluşturmaktadır. Örneğin; tecavüz mağduru kadınların, gece geç saatte dışarıda olmaları ya da nasıl bir kıyafet giydikleri ile ilgili yargılamalar onların bu durumu hak ettiklerine dair bir düşünceyi beslemektedir. Yani kadınların tecavüze uğramasının sebebi yine kadın olarak görülmektedir.

adil dünya, meşrulaştırma, ayrımcılık

Bu dünyada fakir ama bu onun için bir imtihan!

Adil dünya inancının oluşması için iki ayrı durum olduğu düşünülmektedir. İlki kişinin içinde bulunduğu toplumda ya da grupta empatinin ne kadar önemli olduğuna göre değişmektedir. Örneğin; kötü bir durumda olan kişi için empati yapılması toplum tarafından destekleniyorsa, bu toplumda adil dünya inancının daha az olduğu söylenebilir. İkinci durumda ise bu inancın oluşmasına bilinç öncesinde yatan süreçler neden olmaktır. Bu süreç kişi farkında olmadan onun adil dünya inancını besleyecek ve masum kişileri bile suçlayabilmesine neden olacaktır. Ayrıca kişiler için yaşanılan dünya dışında başka bir yerin daha olduğunun düşünülmesi adil dünya inancı üzerinde etkili olabilmektedir. Bununla birlikte yapılan çalışmalarda görece dindar olanların bu inancının daha güçlü olduğu ortaya konulmuştur.

adil dünya, meşrulaştırma, ayrımcılık

Akıllı kadın dayak yemez! Kocasını mutlu eden kadın dayak yemez!

Yüzyıllarca çeşitli alanlarda ayrımcılığa ve işkenceye maruz kalmış, ikinci sınıf insan muamelesi görmüş siyahların, beyazları kendilerine göre olumlu görmesi sizce normal bir durum mudur?

Siz bu durumda olsanız aynı şekilde düşünür müydünüz?

Veya tecavüz vakaları için kadınların bile kadınları suçlu görüp( kahkaha dekolte vb) istismarcıyı haklı kılmasını nasıl açıklarız?  Bu sorulara ise “sistemi meşrulaştırma kuramı(Jost & Hunyadi, 2002)” olarak bilinen kuram açıklık getiriyor. Günümüzde avantajlı grupların dezavantajlı gruplara karşı ayrımcılık uyguladığı sıkça karşılaşılan ciddi bir durumdur. Ancak bunun yanında dezavantajlı grup üyelerinin bile bu ayrımcı uygulamaları bilinçsiz bir şekilde onayladıkları görülmektedir. Örneğin; erkek ideolojinin baskın olduğu toplumlarda kadınlar bile “Ben bilmem beyim bilir” “Kadınlar az akıllıdır başıboş bırakılmaya gelmezler” şeklindeki cinsiyetçi yargıları içselleştirebilmektedir. Kuram çerçevesinde eşinden şiddet gören bir kadının hala eşinden boşanamaması, bazı durumlarda kendinde hata arama ya da eşinin bu davranışını savunmaya kadar gitmektedir. Yani şiddet gördüğü için tutarsızlık içinde olan kadınların bundan kurtulmak adına bulundukları durumu meşrulaştırmak eğiliminde olduğunun göstergesidir.

adil dünya, meşrulaştırma, ayrımcılık

Eşitlik ve adalet karşıtı siyasal oluşumlar ve kişiler nasıl olur da eşitliğe önem veren bir toplumda iktidar olabilirler?

Demokratik olduğu söylenen sistemlerin bazı zorbalıklar yoluyla oy arttırdıkları görülmektedir ve bu durum dünyanın çeşitli yerlerinde, hiç de azımsanmayacak ölçüdedir. Belirgin bir şekilde eşitlik karşıtı ve adaletsiz olan bir siyasal oluşum seçim dönemlerinde özellikle azınlıklar üzerinde baskı kurmaya yönelik politikalar izleyebilir. Bu baskıyla karşılaşan kişiler ‘’Sistemi Meşrulaştırma’’ kuramında belirtildiği gibi, üzerlerindeki otoriteyi kabullenir hatta daha da ileri gidip büyük bir destekçisi haline geçerler.

Görünen o ki insanlık celladına âşık olma konusunda elinden geleni ardına koymamamaktadır.

 

 

Kaynaklar

Göreğenli, M. (2010). Ayrımcılığın Meşrulaştırılması

 

Paylaşın, herkes okusun:
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir