Hepimiz “Dayak cennetten çıkmadır!“ sözüyle büyütülmedik mi? Bu kadar yüceleştirdiğimiz bir yöntem olan fiziksel ceza ve diğer tüm cezalar nelere yol açıyor? Tüm toplumlarda en etkili yöntem olarak kullanılan ceza, sanıldığı gibi davranışlar üzerinde etkili midir? Çocukları cezalandırmak doğru mu? Nasıl cezalar etkili olur? Tüm bunları anlamak için cezanın nereden geldiğine ve davranışları nasıl etkilediğine bir bakalım 🙂
Thorndike ilk olarak cezanın ödüllendirme kadar etkili olduğunu düşünmüş ve “ödüllendirilen davranış sıklaşır, cezalandırılan davranışın gerçekleşme olasılığı ise düşer” tezini öne atmıştır. Fakat daha sonra çocuklarla yaptığı çalışmalarda cezanın yalnızca geçici bir süre etkili olduğunu bulmuştur. Skinner’ın farelerle yaptığı bir çalışmada, kola basma davranışıyla yem almayı öğrenen farelere kola bastıkları sırasında şok verilmiştir. Yem almak için yaptıkları davranış sonrasında hoş olmayan bir olay ile (ceza) karşılaşan fareler kola basmaktan kaçınmaya başlamışlar, ancak kısa bir süre sonra ceza öncesi sıklığına geri dönmüştür. Hall ise 7 yaşında Andrea adlı bir kızla yürüttüğü çalışmasında, kızın cimcikleme, ısırma davranışları sonrasında öğretmeninden “Hayır” tepkisi almıştır. Andrea’nın duyma problemi olmasına rağmen, öğretmeni tarafından aldığı bu ceza olumsuz davranışlarını ortadan kaldırmıştır.
Ceza çoğu zaman davranış değiştirme yöntemi olarak kullanılıyor. Peki ne kadar sağlıklı cezalar uyguluyoruz, ve bu cezalar cezalandırılan kişiler üzerinde nasıl etkilere sahip?
Doğal Sonuçlar: Çocuklar yaptıkları hataların sonucunda belli bir olumsuz durum yaşayacaklardır. Örneğin; üstüne yemek döken bir çocuk tüm gün kirli gezmeyi ya da o yemeği tekrar alamamayı kabul etmelidir. Bu durumda çocuk doğal bir sonuç ile cezalandırılmış olmaktadır ve anne-babayı suçlayamayacaktır. (Kendi düşen ağlamaz!) Oyuncağını kırdığında onunla oynayamayacağını öğrenen çocuk bir daha kırma davranışını gerçekleştirmeyecektir. Sonuçların tehlikeli olacağı durumlar haricinde bu yöntem davranışları değiştirmede çok etkilidir.
Mantıklı Sonuçlar: Doğal sonuçların işe yaramadığı durumlarda anne-baba çocukla belli kurallar üzerinden iletişim kurabilir. Örneğin ödevlerini bitirmesi istenen bir çocuğa “ödevlerini bitirmediğin takdirde akşam bizimle bahçeye çıkamazsın” gibi bir kural belirlenebilir. Böyle bir durumda kurallar çocuğun yapabileceği seviyede olmalı ve söyleme esnasında yumuşak bir ton kullanılmalıdır. Ayrıca kurallar her gün geçerli olmalı, ve çocuk o davranışı gerçekleştirmediğinde kesinlikle sonucunda sabit bir şeyin olacağını bilmelidir.
Fiziksel Ceza: Amerikan Pediatri Akademisi fiziksel cezanın eğitimde etkili olmadığını ve bir
Psikolojik Ceza: Utandırıcı yorumlar, toplum içinde küçük düşürme gibi davranışlar yetişkinlikte kendilerine güvenlerini etkileyerek, performansları hakkında olumsuz değerlendirmeler yapmalarına neden olabilir. Bu nedenle çocuğunuza hakaret içerecek sözcükler, zekasını küçümseyecek ifadeler kullanmanız kesinlikle önerilmemektedir.
Her ne kadar atalarımızdan kalma dayak sözlerimiz çok popüler olsa da ceza başvurulmaması gereken bir yöntemdir. Kızını dövmeyen dizini döver sözünü çok da ciddiye almamak lazım gibi duruyor ! Belki de ceza kullanmadan da davranışları değiştirebiliriz. Konuşun ! Konuşarak her şeyi değiştirme gücüne sahipsiniz 🙂
Kaynaklar
Ormrod, J.E. (2015). Öğrenme psikolojisi. (6). Ankara: Nobel Yayıncılık
Alıcı, T. (2012). Öğrenmenin bilimsel temelleri. Ankara: Palme Yayıncılık