Sosyal medyada veya başka bir yerde birçok ilginç psikiyatrik hastalığa tanık olmuşsunuzdur. İşte bu ilginç hastalıklardan biri de “Yürüyen Ceset Sendromu” olarak bilinen “Cotart Sendromu”. Düşünün, hayattasınız ancak kendinizin ölü olduğunu söylüyorsunuz ya da vücudunuzun bir yarısı bir ceset gibi! Cotart Sendromuna daha detaylı bakmaya ne dersiniz?
Yürüyen Ceset Derken ?
İlk olarak 1880 yılında Jules Cotart tarafından tanımlanmıştır. Nihilistik hezeyanlar (kişi bir organının veya bir bölümünün olmadığını söyler), derealizasyon (dış dünyanın gerçek dışı görünmesi), depersonalizasyon (kişinin kendini gerçek dışı algılaması), ölümsüzlük hezeyanları ve intihar düşünceleriyle birlikte görülen bir bozukluktur. Bu sendromun çok az görülmesi sebebiyle daha çok vaka örneklerinden bilgiler sağlanmaktadır. Dilerseniz ülkemizde Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görülmüş bir vakanın yaşadıklarına göz atalım.
Türkiye’de Bir Yürüyen Ceset Vakası
23 yaşında erkek hasta ilk olarak bir gece kalp çarpıntısı, nefes daralması ve baş dönmesi gibi şikayetlerle hastaneye kaldırılır. Yapılan muayenede hastada organik bir sorun olmadığı görülür. Yaşadığı problemler panik atak belirtileridir ve psikiyatri kliniğine gitmesi söylenir. Ancak ilerleyen zamanlarda hasta yüksek kaygı nedeniyle zorluklar yaşamaya başlar. Dahiliye polikliniklerinde çözüm arasa da son olarak psikiyatri kliniğine yolu düşer. Bu kliniğe başvurmadan önce hasta; “Hayat nedir?”, “Var mıyım, yok muyum?” sorularıyla kaygı hissettiğini, herhangi bir duygu yaşamadığını bildirir. Ayrıca “Delirdin öldür kendini!” şeklinde kafasında sesler duyduğunu söylemektedir. İlerleyen zamanlarda hasta “Ben ölüyüm.” gibi sözler ve ölümsüzlük hezeyanları (ölümsüz olduğuna inanç) belirtmeye başlamıştır. Hasta giderek vücudunun ikiye bölündüğünü söylemektedir. Üstelik bu ikiye ayrılan vücudun bir yarısı İsa’nın ölü vücudu diğer yarısı ise İsa’nın yaşayan ve mesih olduğunu insanlara duyurmaya çalışan kısmıdır.
Cotart sendromunun çok az görüldüğünü söylemiştik. Bu nedenle üzerinde çok fazla çalışma bulunmamaktadır. Ancak yapılan bir çalışmada Yamada ve arkadaşları 1999 yılında Cotart sendromu için 3 evre öne sürmüşlerdir.
1.Evre: Doğum evresidir. Bu evrede kişi hipokondriya (hastalık hastalığı) ve depresif belirtiler gösterebilir.
2. Evre: Gelişim evresidir. Bu evrede kişi tanı alabilir. Nihilistik hezeyanlar ve ölümsüzlük hezeyanları artar.
3. Evre: Kronik evredir. Bu evre iki şekilde farklılaşabilir. Birincisi depresif tip (dirençli emosyonel bozukluk), ikincisi ise paranoid tiptir ve depresif belirtiler daha azdır.
Bu evrelerden sonra depresiflik, kaygı ve hezeyanlar öyle artar ki kişi artık gerçeklikle ilişkisini yitirir. Gerçeklikle olan kopukluk nedeniyle kişide intihar düşünceleri oluşmaya başlar.
Cotart sendromunun tedavisinde elde edilen vaka çalışmalarına göre en etkili yöntemin EKT (elektrokonvülsif terapi: Kişiye belirli miktarda elektrik şoku verilere sinir bağlarında kopmalar sağlamak) olduğu görülmektedir. Ancak bazı ilaçlarında tedavide büyük önem taşıdığı da belirtilmektedir.
Kaynaklar
Koçer, E. (2014). Panik Atakla Başlayan Cotart Sendromu. Konuralp Tıp Dergisi.6(1):60-63