Delilik Nedir? ile Darian Leader herkesin dilinde gezen delilik kavramına biraz daha farklı açıdan yaklaşıp bişe doğru bildiğimiz gerçekleri sorgulatıyor. “Ya delilik ve delirmek arasında fark varsa?”
Leader deli olanın ne olduğunu tanımlamada yaşanılabilecek sorunlara özellikle vurgu yapıyor ve hezeyanlı düşünce sistemine sahip kişileri nasıl kendi gerçekliğimize göre değerlendirip, onları hasta, bozuk düşünceye sahip gibi sıfatlarla tanımladığımızı sorguluyor. Ona göre öncelikle bakmamız gereken şey gerçekten “normal” in ne olduğu. Leader Delilik Nedir?’de, karşılaşılan şizofreni vakaları üzerinden hastalık süreçlerinin nasıl olduğu, hastalığın nasıl tetiklediği ve bu süreçlerde kişilerin düşünce sistemlerindeki bozulmaları (ya da onun deyimiyle anlam verme çabalarını) ayrıntılarıyla ortaya koyuyor.
Hepimizin içinde delilik var mıdır? Ya da bu delilik (hezeyanlı düşünce sistemi) her zaman kötü sonuçlar mı doğurur?
Psikotik bir kişi gazetede okuduğu bir haberi kendine gönderilmiş bir mesaj olarak algılayabilir. Yoldan geçen bir kişinin ona zarar vereceğini düşünebilir. Birilerinin onu takip ettiğine dair kuvvetli bir inanç taşıyor olabilir. Bu düşüncenin başlamasıyla tüm hayatını bunlara göre yaşayacak ve çoğu zaman işlevsiz, kendine ya da başkasına zarar veren, sosyallikten uzak davranışlar sergileyecektir. Örneğin biriyle tokalaşmasından sonra kendisine ölümcül bir mikrop bulaştığını düşünen bir kişi hijyen konusuna aşırı derecede kafa yormaya başlayacak ve hayatını tamamen temizlenme davranışları üzerine kurgulayacaktır. Bu düşünceler hayatımızı yaşanılmaz kılar diye düşünüyorsunuz değil mi?
Gerçekten Delilik Nedir?
Bir de Macar doktor Ignaz Semmelweiss’e bakalım. Doktor, doğum esnasındaki kötü hijyen koşullarının bebek ölümlerine neden olduğunu gözlemlemiş ve bu sayede milyonların hayatını kurtarmıştır. Fakat bu düşüncesinin doğruluğuna olan hezeyanlı ve güçlü inanç sistemi onun akıl hastanesine kapatılmasına neden olmuştur. Bu durum bizim şizofrenideki inanç sistemlerinin nereye kadar normal olduğunu sorgulamamıza neden olmaz mı?
Kendisi de bir psikanalist olan Leader, Freud, Bleuler gibi psikanalizin öncülerinin vakalarından da yararlanarak bize psikoz ile ilgili bildiklerimizi gözden geçirtiyor. Hezeyanlı düşünce sistemine sahip olan her kişinin bir hastalık tanısı almayacağını, hatta bu kişilerin şu anda aramızda var olduğunu ve farkına bile varmadığımızı bizlere gösteriyor.Ona göre; belki de bu inanç sistemleri şizofreni hastalarının kendi kendilerini tedavi etme, ya da yaşadıklarıyla başa çıkma stratejileridir, siz ne dersiniz?
Kitabı okurken bir şizofreni hastasını çok daha yakından tanıdığınızı hissedeceksiniz. Bir göz atın deriz 🙂