Terör Latince kökenli Fransızca sözcük olup “Korkudan titreme” anlamına gelir. Terör tanımlarında fikir birliğine varılmamış olması gibi psikolojide de terörü açıklamak için birçok farklı yaklaşım ve açıklama bulunmaktadır.
İnsan davranışını ve zihinsel süreçlerini evrim teorisiyle açıklayan Evrimsel Psikoloji’ye göre terör, kişinin kısıtlı kaynaklar içinde kendine kaynak yaratma arayışıdır. Ancak bu anlayış yöntemsel eksiklikler nedeniyle terör oluşumunu ve terör eylemlerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır.
Terör üzerine yapılan çalışmalarda son dönemlerde ise grup dinamikleri yaklaşımı ön plana çıkmaktadır. İnsanlar etnik kökenler, sosyokültürel çevre ve ideolojik özelliklere göre farklı gruplara dahil olmak isterler. Bu yaklaşım aynı zamanda terörist olmanın bir süreç içerisinde gerçekleştiğini vurgulamaktadırlar. Bu süreç bir çok toplumsal faktörü içinde barındırmaktadır. Terörist olma sürecininde ilk aşama, sosyal çevre içerisinde kendi benlik saygısını yükseltemeyen, benimsediği değerleri toplumla buluşturmakta zorlanan kişilerin bireysel kimliğini grup kimliğinin hizmetine verdiği aşamadır. Bu kişiler bir grup içerisinde kendi kimliklerini gruba adarlar. Bu grubun kişiyi ortak üniforma,ortak bir dil, ortak bir örgüt kültürüyle kuşatması bireyin kimliğini grup içerisinde yitirmesine daha da kolaylık sağlayan süreçlerdir. Birey benliğinden uzaklaşıp grubun hedef ve normlarına göre hareket etmeye başlar. Grubun hedefleri doğrultusunda bir eylem yapmak (adam öldürmek, patlama yapmak, çatışmak) kişinin kendi yaptığı(sorumluluğu) bir eylem değil “grup için” yapılan bir eylem yanılgısı olur. Terörist yaptığı bu eylemler grupça desteklendikçe ve tekrarlandıkça öldürülen kişiler, terörist için insan olmaktan çıkıp birer “Hedef” haline gelir. Bunun içindir ki grup içinde öldürülmesi hedeflenen kişiler, siviller; özellikle “Hedef” olarak adlandırılır. Peki teröristlerin belirli bir kişilik bozuklukları var mıdır? Bu konuda ki erken dönem düşünceleri teröristlerin psikopatolojik rahatsızlıklara sahip olduğu, antisosyal kişilik bozukluğu ve psikotik bozukluk gösterdiği yönündedir. Ancak Post (1992)’un gerçekleştiriği deney ve Atran (2003), Crenshaw (2000), Silke (2003), Victoroff (2005) adlı araştırmacıların nitel ve nicel çalışmalarına göre, teröristlerin psikopatolojik bir rahatsızlığı olmadığı bulunmuştur.
Psikoloji terör için araştırmalar yapmaya devam ediyor. Siyasi, ekonomik, ideolojik açıklamaların yanı sıra olaylara farklı bir bakış açısı sağlıyor. Sizce de bir çok toplumda, bir çok insanın zarar görmesine neden olan terör olgusunun anlaşılması bu şekilde daha mümkün olmayacak mıdır?
Kaynaklar
Demirli, A. (2011). Terörizm, psikososyal etkileri ve müdahale modelleri. Türk Psikoloji Danışma ve Rehberlik Dergisi, 4(35), 66-78.
Özel Kızıl, E.T. (2012). Terörizmin psikolojik boyutu. 21. yy’da Sosyal Bilimler, 2,87-93.
Yahşi, M. (2015). Terör örgütlerinde intihar bombacısı kişiliği ve etkinliği. Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü Güvenlik Bilimleri Anadalı.