Üzerine Konuşulmaktan Kaçınılan Bir Fobi | Homofobi Nedir ?

  Yılandan, uçaktan ya da kapalı ortamlarda bulunmaktan aşırı derecede korkmanın tedavisi varsa iki erkeğin el ele tutuşup yürüdüğünü görmekten korkmanın tedavisi de olabilir mi ? İki kadının evlenmesi insanlarda neden rahatsızlık hissi yaratır ? Oğlunun bir erkek arkadaşı olduğunu öğrenen bir baba neden iyi babalık yapmadığını düşünür ve kendi için değil de oğlu için tedavi arar ? “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.” atasözü nedense o iki gönlün de aynı cinsiyetlerden olması durumunda geçersizdir. Peki homofobi nedir ve insanlar neden homofobik olur ?

Homofobi Nedir ve Ne Değildir ?

  1872’de Amerikalı bir psikiyatrist tarafından tanımlanan homofobiyi anlamak için öncelikle homoseksüel terimini anlamak gerekiyor. 1870’lerde homoseksüel teriminin kendi cinslerine ilgi duyan, ruhen ve bedenen hastalıklı insanları tanımlamak için kullanıldığını görüyoruz. Hatta psikiyatrist ve psikologlar için adeta bir başucu kitabı olan DSM’nin (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) dördüncü versiyonuna (1994 yılına) kadar homoseksüelite bir bozukluk olarak kabul edilmiştir. Bugün ise homoseksüellik, yani eşcinsellik, terimi bir hastalığı tanımlamak için kullanılmaz. Kişilerin kendi cinsiyetlerine karşı şehvet duymaları ve duygu hissetmeleri, cinsel çekim duymaları ve cinsel davranışta bulunmaları durumunu tanımlamak için kullanılır. Homofobi, sadece karşı cinse ilgi duyan heteroseksüel insanlar için, eşcinsel kişilere yakın olma korkusu; eşcinsel insanlar için ise bireyin kendisinden nefret etmesidir. Sadece gay ve lezbiyenlere yönelik tüm olumsuz tutum, davranış ve duyguları kapsayan bir ifade olduğunun altını çizmemiz gerekli. Queer, trans, biseksüel ve interseks bireylerine yönelik olumsuzlukları kapsamaz.

  Homofobiyi daha iyi anlayabilmemiz için heteronormatif yapının da anlaşılması gerekmektedir. Heteronormativite, insanların farklı ve tamamlayıcı (kadın ve erkek) iki cinsiyete sahip olduğunu ve bu iki cinse uygun rollere göre yaşamamız gerektiği görüşüdür. Tahmin edebileceğiniz gibi bu yapı toplumda medya, aile, eğitim, din ve yasal düzenlemelerle güçlenir. Bu sürecin içselleştirilmesi sonucunda kişiler kendilerinden farklı olanları tehdit olarak algılama eğiliminde olurlar. Homofobi genellikle önyargı, ayrımcılık, damgalama, toplumdan dışlanma, (her çeşit psikolojik, fiziksel, cinsel, ekonomik) şiddet ve nihayetinde nefret suçuna (tecavüz, cinayet, istismar ve diğerleri) öncülük eder. Peki neden bazı insanlar karşılarındaki insanın cinsel yönelimini kafaya takmadan onunla arkadaş olabilirken, diğer insanlar -eşcinsel olduğunu açıklayan kişi evlatları bile olsa- şiddete başvurabiliyor ?

Homo Mu Fobi ?

  Kişilerin cinsiyet farklılığı, dini inanç, otoriterlik, gay ve lezbiyenlerle ilişki kurma/tanışıklık, yükleme yapma, tutuculuk ve eğitim seviyesi homofobi düzeyini belirleyen faktörler arasında yer almaktadır. Elbette ki tüm bu faktörlerin birbirleriyle etkileşim içerisinde olması gerekmektedir.

  Yapılan çalışmalarda erkeklerin kadınlara göre daha homofobik olduğu ve kadınların eşcinsellere karşı daha olumlu tutum içinde olduğu görülmüştür. Hatta heteroseksüel kadınların lezbiyenlerle, heteroseksüel erkeklerin gaylerle olduğundan daha çok iletişim halinde olduğu ve sosyal ilişki kurduğu gözlemlenmiştir. Yine de her iki cinsiyet için de kendi cinslerinden eşcinsellere karşı daha olumsuz olduğunu söyleyebiliriz.

  Biyolojik cinsiyetten başka, benimsenen toplumsal cinsiyet rolleri de eşcinsellere karşı davranışlarımızı etkiliyor. Geleneksel erkek cinsiyet rolünü benimseyen kişilerin daha fazla homofobik olduğunu söyleyebiliriz. Bazı araştırmacılar cinsiyet rolleriyle ilgili bulguları ataerkil toplum düzeninde erkeklerin kendi otoritelerinin sarsılmasını istemeyişinden kaynaklandığını iddia etmektedirler. Ve evet, aynen tahmin edebileceğiniz gibi otoriterlik seviyemiz arttıkça, erkek çiftler gördüğümüzdeki duygularımız da olumsuzlaşıyor. Heteroseksist, ataerkil ve erkeğin otoritesini korumaya çalıştığı bir düzende sadece toplumun genelinden farklı cinsel yönelimi olan bireyler değil; heteroseksüel kadınlar da etkilenecektir. Belki şu an “Homoseksüellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecektir.” sloganı anlam kazanmış olabilir.  

Konumuza dönecek olursak “İyi de anacım heteroseksüel olup da eşcinsellere olumlu bakan hiç mi insan yok ayol ?!” dediğinizi duyar gibiyiz. Haksız değilsiniz, var. Doğrusunu söylemek gerekirse o kişiler de halihazırda eşcinsel kimselerle tanışmış, onlarla arkadaş olmuş kişiler. Yakın çevrenizde eşcinsel bir tanıdığınız, akrabanız varsa diğer insanlara göre muhtemelen daha çok pozitif düşünceleriniz mevcut. Unutmadan, bir de eşcinselliğin biyolojik ve genetik unsurlara dayandığını düşünen kişilerin tutumlarının da olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Eğer bir kişinin hemcinsiyle sevişmesi sizi rahatsız ediyorsa, büyük olasılıkla sorumluluğun o bireyde olduğunu ve onun tercihi olduğunu düşünüyorsunuzdur. Artı olarak tahmin edebilirsiniz ki eğitim seviyesi de eşcinsellere yönelik tutumu daha olumlu hale getirmektedir. Semavi dinlerin hemcinslerin birlikteliğini kabul etmediğini, hatta yasaklayıp cezalandırdığını göz önüne alınca doğal olarak dindarların daha homofobik olabileceğini düşünüyor olabilirsiniz. Evet gerçekten de öyle. Ama ufak bir parantez açmak bizi aşırı genelleme yapmaktan alıkoyar. Dinlerin yorumlanışının bu noktada çok önemli olduğunu ve her inançlı kişinin ön yargılı olmadığını, homofobi düzeyinin yüksek olmadığını söyleyebiliriz.

  Cinsiyetlerin varlığıyla daha çok küçük yaşlarda tanışıyoruz. Beşiğimize konduğumuz ilk anda çoktan renklerimiz belirlenmiş oluyor; erkeksek mavi, kızsak pembe… Söylenecek daha çok söz olsa da sözümüzü öz tutalım. Bir gün tüm renkleri olan bütün güzelliği ile hep beraber huzurla yaşadığımız bir dünya diliyoruz. Herkese bol renkli günler !

Kaynaklar

Okutan, N. Büyükşahin-Sunal, A. (2011) Eşcinsellere yönelik tutumlar, cinsiyetçilik ve romantik ilişkilerle ilgili kalıpyargılar: yetişkin bağlanma biçimleri açısından bir değerlendirme. Türk Psikoloji Yazıları, 14 (27), 69-77.

Sakallı-Uğurlu, N. (2006). Eşcinsellere ilişkin tutumlar: türkiye’de yapılan görgül çalışmalar. Türk Psikoloji Yazıları, 9 (17), 53-59.

Sanberk, İ. Çelik, M. Gök, M. (2016). Üniversitesi öğrencilerinin homofobi düzeylerinin cinsiyet ve cinsiyet rolleri açısından incelenmesi. Journal of Human Since, 13, 3.

Şah, U. (2011). Türkiyedeki gençlerin cinsel yönelimlerine ilişkin sosyal temsilleri. Türk Psikoloji Yazıları, 14 (27), 88-99.

Şah, Umut. (2012). Eşcinselliğe, biseksüelliğe ve transseksüelliğe ilişkin tanımlamaların homofobi ve lgbt bireylerle tanışıklık düzeyi ile ilişkisi. Psikoloji Çalışmaları Dergisi, 32-2, 23-48.

Şenel, B. (2014). Cinsel yönelim ayrımcılığının günlük hayat yansımaları. Ankara Üniversitesi. Ankara.

Paylaşın, herkes okusun:
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir