X

Okumak Beyin Üzerinde Nasıl Bir Etkiye Sahip | Psikolezyum

Conceptual Books

Darbe girişimi tartışmaları devam ederken ortaya atılan bir düşünce! “Okumuşların şerri”. Biz de Psikolezyum ekibi olarak okuma süreci ve beyin ilişkisini araştırmak istedik. Farklı ülkelerde yapılmış çalışmaları derlemeye çalıştık. Ortaya şer mi hayır mı çıktı dersiniz? Buyurun hep birlikte görelim.

Okuma sürecinde beyinde hangi alanlar aktif oluyor?

Öncelikle bu sorulara cevap vermeye çalışalım. Daha önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi okuma süreçlerinde beyinde tek bir alan rol oynamamaktadır. Birçok alan birlikte çalışmakta ve etkileşim haline geçmektedir. Okuma sürecini özetleyecek olursak; kağıttan yansıyan fotonlar retinaya yansır, ardından nöronlar tarafından bilgi beynin görme merkezine (V1) ulaşır. Görme merkezimiz gelen bilgileri bir araya getirir. Bunu yaparken beynimiz kelimeleri bir yandan sese dönüştürürken (fonolojik yol) bir yandan anlamının ne olduğunu (leksikal yol) belirler. Daha ileri zamanlı yapılmış çalışmalar ise beyinde harflerin tanımlanması ile uzmanlaşmış bir alan olduğunu göstermektedir. Stanislav Dehaene ve çalışma arkadaşları yaptıkları çalışmalar sonucunda beynin sol oksipito-temporal bölgesinde harf kutusu olarak adlandırılan alanı tanımladılar. Görüldüğü üzere okuma süreci beynin birçok alanını çalıştırmaktadır.

Okudukça beyin gelişir mi?

Pittsburg’daki Carnegie Mellon Üniversitesi Bilişsel Beyin Görüntüleme Merkezi araştımacılarından Marcel Just ve Timothy Keller, 8-12 yaş arası çocuklarda okumanın beyin üzerindeki etkisini araştırdılar. Çocuklar iki gruba ayrıldı. Bir grup okuma problemi olan çocuklardan oluşurken diğer grup ise normal düzeyde okuyabilen çocuklar yer aldı. Araştırmanın en can alıcı noktası ise manyetik rezonans görüntüleme tekniği kullanılarak çocukların beyinlerinin incelenmesiydi. Bu incelemede “beyaz madde” (beynin çeşitli alanları arasında bilgi sağlayan yapı) özellikle araştırıldı. Çalışma sonucunda okuma problemi yaşayan çocukların beyinlerinde ki beyaz maddenin kalitesinin normal okuyan çocuklara göre daha düşük olduğu ortaya çıktı. Bu önemli bir sonuçtu. Çünkü okuyan ile okumayan arasında beyin olarak bile fark olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar bununla da kalmayıp okuma problemi olan çocuklara 100 saatlik bir okuma eğitimi verdiler. Program bitiminde çocukların beyinleri tekrar manyetik rezonans görüntüleme ile incelendi. Çalışmanın sonuçları okuma eğitimi aldıktan sonra çocukların beyin kimyalarının değiştiği yani beyaz madde kalitesinin arttığını gösterdi. Daha önceki çalışmalara bakıldığında ise sadece beyaz maddenin değil “gri maddenin” de kalitesinin arttığı bulunmuştur. Bu bulgular okumuşların şerri düşüncesini yanlışlar nitelikte gibi görülmektedir.

Okuma yazma bilmeyenlerin karşılaştıkları toplumsal problemler!

Okuma yazma bilmemek daha çok gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde yaygın olmasına rağmen okuma-yazma bilmeyenlerin yaşadığı sıkıntılar tüm ülkelerde görülebilmektedir. İngiltere’de yapılmış bir çalışma bu duruma güzel bir örnektir. Bu çalışmada 1970 doğumlu kişiler araştırılmıştır. Okuma yazma becerisi düşük olanların kendilerini toplumdan soyutladıkları, 16 yaş dolaylarında “benden bir şey olmaz düşüncesi” ile okulu bıraktıkları 30’lu yaşlarda çoğunun işsiz olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlara destek olan bir başka düşünce ise Rus psikolog Lev Vygotsky’den gemiştir. Vygotsky “özel bir takım sistem sembol ve işaretlerden oluşan yazım ve dilinin ustalıkla kullanılmasının bir çocuğun kültürel gelişiminde kritik bir dönüm noktasıdır” demiştir. Ayrıca ülkemizin çok sevdiği Kanadalı bilim insanlarından Kieran Egan ve Natalia Gajdamaschko ise okumanın sadece bilişsel kapasiteyi arttırmadığını ayrıca duygusal gelişimi de sağladığını ve kendi duygu düşüncelerine ilişkin farkındalık kazandıklarını söylemişlerdir.

Okumanın beyin üzerindeki etkisini ancak 2000’li yıllardan sonra anlamaya başladık. 16 yıl geçmesine rağmen ülkemizde hala birileri “okumuşların şerrinden korunmak” gibi bir dua ediyorsa sorunu kendimizde aramamız çok daha doğru olacaktır. Bilimin yolundan ayrılmadan, okumaya ve yazmaya, insanlara ulaşmaya devam edeceğimizin sözünü sizlere veriyoruz.

Kaynaklar

Karaçay, B. (2011). Okuyan beyin. Bilim ve teknik dergisi, s(21-27)

Paylaşın, herkes okusun:
Murat Yön:
Alakalı içerikler