Kendini nasıl tanımlarsın? Bir öğretmen olarak mı, duygusal biri olarak mı, yoksa ailemin en büyük çocuğuyum şeklinde mi? İşte benlik kavramı tam bu noktada devreye girmektedir. Kişinin kendine dair olan algısı şeklinde basit bir şekilde kavramsallaştırılabilir. Fakat benlik dediğimiz kavram kişiliğe göre ortamdan etkilenen bir kavramdır, yani aile, insan ilişkileri gibi sosyal ortamlardan etkilenir. Haliyle sosyal yapının en kapsayıcı çerçevesi, kültürden de etkilenir. İşte bu noktada bugüne kadar yapılan araştırmalarda Amerikan Psikolojisinin bireyci ve kolektivist (toplulukçuluk) kültürler vurgusuna Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın bir itirazı vardır. Bugüne kadar yürüttüğü büyük araştırmalarla bu ayrımın daha farklı olduğunu kanıtlamış ve yeni benlik için yeni bir model sunmuştur.
Kolektivizim-Bireycilikten de Ötesi
Kağıtçıbaşı’nın da kitabında vurguladığı gibi son 25 yıllık kültürlerarası çalışmalarda bireyci ve kolektivist kültürler olmak üzere bir ayrım yapmak çok yaygındı. Bireyci toplumlarda kişiler özerklik kavramına önem verir, kendi amaçları içinde bulunduğu grupların amaçlarından daha önce gelir. Tersine kolektivizimde grup değerleri bireysel değerlerden önce gelir, gruba ve çevreye uyum önemlidir. Amerika ve Batı toplumları gibi toplumlar bireyci bir benlik anlayışı; Uzak Doğu, Orta Doğu’daki toplumlar ve Türkiye de dahil olmak üzere bu görüşe göre kolektivist benlik geliştirir.
Fakat Çiğdem Kağıtçıbaşı’na göre bu ayrım tamamiyle tanımsal ve ideolojiktir. Bireycilik modernlikle, kadın-erkek eşitliği, insan hakları ve özgürlüklerle ilişkiliyken, kolektivizim gelenekselcilik ve muhafazakarlıkla ilişkilidir. Yani ayrım kültürleri tanımlamada yeterlidir fakat insanın psikolojik boyutunu tanımlamakta yeterli midir? İşte Kağıtçıbaşı’na göre bireycilik-kolektivizmi (B-K) de kültür ve insan ilişkileri düzeylerinde ikiye ayırmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Kültür ve insan-ilişkileri birbirini etkiler birbiriyle paralel olabilir ama bu paralellik kesin değildir. Az önce de dediğim gibi şu ana kadar bahsedilen B-K daha çok kültürün bir tanımı içerir fakat bireyin ilişkileri noktasında ise yetersiz kalmaktadır. Tıpkı Türkiye’nin kültürel anlamda kolektivist bir yapısının olup orta sınıf ailelerin çocuklarını yetiştirken özerkliğe önem verilmesi gibi bir noktada sadece B-K açıklaması yetersiz kalmaktadır.
4 Boyutlu Benliklerimiz
Kağıtçıbaşı insan ilişkileri arasındaki mesafeyi ifade etmek ayrışıklık ve ilişkisellik kavramlarını kullanıyor. Bir kitabında bu konu hakkında şöyle diyor.
“Bu kavramsal boyutu, daha fazla gündemde olan bireycilik-toplulukçuluk (kolektivizm) boyutuna tercih ediyorum, çünkü benliğin ayrışıklığı-ilişkiselliği, temelde psikolojik bir boyut, oysa bireycilik-toplulukçuluk değil.”
Bu boyut kişilerin benliklerinin diğer gruplarla, insanlarla ne kadar içiçe olduğudur. Kişininin diğer kişilerle olan bağ, paylaşım, destek, iletişim gibi karşılıklı süreçlerini ifade eder. Bu boyutta kişi insan ilişkilerindeki mesafe fazla ise ayrışıklık, yakın ise ilişkisel benlik oluşturmuştur.
Fakat bu boyuta ek olarak kişinin yetkinliğini içeren özerklik-bağımlılık boyutu da benlik modelinin diğer bir eksenidir. Bu boyutun az önce bahsettiğim ayrışıklık-ilişkisellik boyutundan farklı olduğuna özellikle birçok kez vurgu yapmış, hem kendi araştırmaları, hem de Özbelirleme kuramı, Bağlanma kuramı gibi kuramlarla temellendirmiştir. Yetkinlik boyutu kişinin kendi iradesi ile kendi kendini yönetmesi durumunu içerir. Buradaki “özerk” kavramı insan ilişkilerindeki bir özerkliği değil kendi kararlarını alıp almama, yakınların fikirleri doğrultusunda hareket edip etmeme noktasındaki özerkliği içerir.
O zaman benlik için 4 farklı tipoloji çıkarmak mümkündür. Bunlar; Özerk-Ayrık, Özerk-İlişkisel, Bağımlı-Ayrık, Bağımlı-İlişkisel şeklinde sıralanabilir. Burada size bu tip benlikler şunları şunları içerir demek istemiyorum çünkü Kağıtçıbaşı benlik oluşumunu kültürden aileye, aileden bireye çok katmanlı, dinamik ve bütüncül bir yapıda ele almıştır. Ailenin önemine ayrıca değinen Kağıtçıbaşı aileyi kültür ile birey arasında yer alan bir kurum olarak görmüş ve üzerine çok fazla araştırma yürütmüştür. İşte tam bu noktada bir sonraki yazılarımızda yer alan Aile Değişim Modeli’yle yukarıda verdiğim benlik tipleri paraleldir. Her iki modeli de bir bütün içinde anlamanız daha faydalı olacaktır. Yani demem o ki Kağıtçıbaşı’nın birbiriyle ilintili olan modellerini ve araştırmalarını anlamak için hiçbirini atlamadan tüm yazılarımızı okumanızı tavsiye ederiz 🙂
Çiğdem Kağıtçıbaşı Amerikan psikolojisine sadece eleştiri getirdi demek yanlış olur. Getirdiği eleştirilerin yanında alternatifler de sunan bir insandı. Bu alternatifler Batı egemen bir psikolojinin hakimiyetine bir dur niteliğinde idi. Oluşturduğu benlik modeli ile şu anda yerli yabancı birçok araştırmacıya ilham kaynağı oldu. Böylesine kıymetli bir bilim insanını anlamak için okumak, okutmak ; yine okumak yine okutmak gerek.
Kaynaklar
Kağıtçıbaşı, Ç. (1996) Özerk-ilişkisel benlik: yeni bir sentez. Türk Psikoloji Dergisi.
Kağıtçıbaşı, Ç. (2013) Benlik, aile ve insan gelişimi, kültürel psikoloji. Koç Üniversitesi Yayınları