Psikolezyum ekibi olarak sizlere teorik bilgilerin yanı sıra pratiğe dair de birkaç içerik sunmak istediğimizi daha önce söylemiştik. Bunun için Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi uzman psikologu Nurcan Özüçağlıyan ile klinik psikoloji alanının Türkiye’deki seyri ve bizzat kendi deneyimleri üzerine konuştuk.
- Kendinizden biraz bahseder misiniz? (Adınız, alanınız, çalıştığınız kurum ve ne kadar zamandır çalıştığınız, mezun olduğunuz üniversite)
Adım soyadım, Ayşe Nurcan ÖZÜÇAĞLIYAN. Klinik psikoloğum. Lisansımı Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi’nde, yüksek lisansımı da, Üsküdar Üniversitesi’nde tamamladım. İlk iki sene özel eğitim kurumlarında çalıştım her ne kadar birkaç yer değiştirmek durumunda kaldıysam da öğrendiğim çok şey oldu. Daha sonra 2012 senesinin Eylül ayında devlet atamasıyla Ağrıya atandım. 2.5 sene orada çalıştım. Çalışırken aynı zamanda hem işe gidip geldim hem de hafta sonu olan yüksek lisans derslerime devam ettim. Kabul etmeliyim maddi-manevi hiç kolay olmadı ancak hiç de pişman olmadım. Geriye dönüp baktığım da iyi ki yapmışım diyorum. 2015 Mart ayında da tayin ile Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde çalışmaya başladım, yaklaşık 1.5 senedir de bu hastanede çalışmaya devam ediyorum.
- Klinik psikoloji ünvanı nasıl kazanılır? Klinik psikolog nerelerde çalışabilir?
Bana sorarsanız Klinik Psikolog, psikoloji alanında lisansını tamamlayan psikologların uzmanlık olarak Klinik Psikoloji bölümü okumalarıyla kazanılan bir unvan. Ancak bir de TPD’nin de desteklediği, sağlık bakanlığının çıkardığı benim de kesinlikle onaylamadığım ve etik bulmadığım bir tanım daha var; buna göre ya kişi psikoloji bitirecek ve yüksek lisansını bu alanda yapacak ki bu normal ya lisansını bitiren psikologlar ‘psikolojinin tıbbi uygulamaları’ denilen bir sınava girip klinik alanda çalışmaya hak kazanacaklar ki mezun olmuş kişiyi yeniden bir sınava sokmak meslek etiğine ne kadar sığar bilemiyorum, diğer yandan benim için en vahim olan kısmı da, pdr bitiren bir psikolojik danışman ve rehber öğretmen, klinik psikoloji alanında yüksek lisans yaptığında veya herhangi bir bölümden mezun olmuş kişi klinik alanında yüksek lisans ve doktora yaptığında da ne yazık ki Klinik Psikolog olarak çalışmaya hak kazanacaklar.İşte bu alan dışı mesleklerin alanın içerisine sokulmaya çalışılması bizim mesleğimizin geleceği açısından iç karartıcı bir durum. Öte yandan devlet psikologlara git Klinik Psikolog ol diyor ancak ne devlet kontenjanlarında doğru düzgün yer var ne de özel üniversiteler isteyen psikolog arkadaşlarımızın başvurabileceği kadar ucuz. Devlet desteği deseniz o da gerçekten çok sınırlı. Biliyorum çok olumsuz konuştum ancak her şeye rağmen bu alanda çalışmak isteyen arkadaşlar için bu mesleği yapmanın zevki ve mutluluğu yaşanılan her zorluğa değer diyorum. En azından durum benim açımdan ŞUAN İÇİN öyle.J Nerelerde çalışır diye düşünürsek hastanelerden cezaevlerine, anaokullarına, bakımevlerine kadar geniş bir yelpazesi olduğunu söylemek mümkün. Bu arada şunu da söylemek gerekir. Örneğin bir cezaevinde çalışmak için bence Adli Psikolog veya bir anaokulunda çalışmak için de Gelişim Psikoloğu olmak gerekir. Ancak bizim ülkemiz diğer alanları geri planda bıraktığı ve her alanı Klinik Psikolojiye devrettiği için sanki bütün alanlar onun göreviymiş gibi gözüküyor ama o iş öyle değil.
- Özel bir kurumda çalışmak ile devlet kurumunda çalışmak arasında fark var mı? Deneyimlerinizden bahseder misiniz?
Doğal olarak özelde özel bir işletmeye ve bir patrona veya patronlara, devlette ise her ne kadar üstünde amirlerin de olsa devlete çalışılıyor. Tabi ki devletin garantili iş olması herkese cazip gelen bir durum ancak unutulmamalıdır ki özel sektör, çalışanlarını sürekli yenilenmeye ve eğitime teşvik ettiği için kişinin kariyer yapması devlete göre daha hızlı ve nitelikli olacaktır.
- Klinik psikolog neler yapar, neler yapmaz?
Klinik Psikolog, psikolojinin anormal kısımları ve patoloji ile tanımlanabilen kısımlarla ilgilenir. Kısaca psikiyatri alanı ile birebir çalışan bir meslek grubudur. Aslında psikologlar herhangi bir hastalık alanına giren bir durum olduğunda karşısındaki kişiye müdahalede bulunamaz. Ancak ülkemizdeki yasalar daha bu kadar kapsamlı ve ince çizgilerle çizilmiş değil ve yeterince Klinik Psikolog da yok. Bu nedenle toplumumuzda psikologlar klinisyen olarak çalışabiliyorlar. Ancak ben bu durumu yadırgamıyorum. Toplum şartlarında Klinik Psikolog olabilmek çok büyük bir emek ve para gerekebiliyor. Diğer yandan da birçok psikolog meslektaşlarımız en az bir Klinik Psikolog kadar iyi işler çıkarıyor
- Türkiye ve dünyada klinik psikolojiye bakış açısı nasıl? Sizce nasıl olmalı?
Dünyada genel olarak bakıldığında psikologlar en az bir doktor kadar değerli ama bazı yerlerde bir psikolog doktora yapmalı ki çalışsın bu da işin zor kısmı gerçi üzülmeye gerek yok Avrupa ülkeleri ve Amerika bizim mesleğimizi akademik olarak destekliyor diye biliyorum. Diğer yandan Türkiye’de işler biraz karışık. Türkiye’nin de de bu anlamda ruh sağlığını geliştirmek adına psikolojinin sınırlarını net olarak çizmeli ve nitelikli meslek elemanları yetiştirmek için mesleği ve meslektaşları maddi ve manevi desteklemeli.
- Klinik psikolog ya da psikiyatrist olmayıp bu alanda hizmet veren kişileri nasıl değerlendiriyorsunuz? (yaşam koçu, nlp uzmanı vs.)
Aslında yorum yapmak bile benim için değersiz ama illa bir iki cümle söylemek gerekirse yasal anlamda herhangi bir yaptırım ortaya konulmadığı ve ruh sağlığı mesleklerinin tanımları net olarak ortaya çıkarılmadığı sürece bu alanda ruh sağlığı çalışanlarından çok bu tarz insanlar cirit atmaya devam edeceklerdir.
- Klinik psikolog olarak çalışmak isteyen bir kişi hangi test ve terapi eğitimlerini almış olmalı? Önerileriniz var mı?
Aslında bu kişinin hayata bakış açısı ve çalışmak istediği alanla ilgili. Örneğin çocuk alanında çalışmak isteyen bir kişinin gelişim ve zeka testlerini, yetişkin alanında çalışmak isteyen bir kişinin de MMPI, RORSCHACH gibi testler öğrenmeleri kendilerine yarar sağlayabilir. Tabi şunu da belirtmekte fayda var. Her kurumun test ihtiyacı kendi özelliğine göre farklılık gösterebilir. Bu nedenle eğer bir kurumda çalışılacaksa kurumun özellikleri dikkate alınmalıdır. Terapi anlamında da hemen bence karar verilmemeli, iyice gözlem yapılmalı, kişi kendi kişilik özelliklerini tanımalı ve bu şekilde karar vermeli. Diğer yandan terapist olmadan önce mutlaka her psikolog imkanları doğrultusunda bir terapi sürecinden geçmelidir diye düşünüyorum. Önce bir psikolog danışan koltuğuna oturmalı ki danışman olduğunda işini daha ruhsal sıkıntıları ile başa çıkabilen ve empati sahibi bir terapist olarak sürdürebilsin!
- Klinik psikolojinin Türkiye ve dünyadaki geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sizce neler değişmeli?
Psikoloji dünyada gelişmiş bir alan bizim ülkemizde de gelişme aşamasında. Birçok hatalar görsem de tamamen umutsuz değilim. Yavaş yavaş psikologlar tedavi ekiplerinin çok ciddi bir parçası olmaya başladılar ülkemizde. Bu durum çok büyük adımlarla olmasa da yavaş yavaş gelişiyor. Umuyorum ki yarın bugünden mesleğimiz adına benim düşlediğimden çok daha iyi şeyler getirir.
- Bu alana yönelmek isteyen kişilere, öğrencilere ya da yeni mezunlara tavsiyeleriniz var mı?
Şunu söyleyebilirim, psikoloji sadece Klinik Psikolojiden ibaret bir meslek değildir. Maalesef genellikle bu alanlara yönelen bir ilgi var toplumumuzda ancak ülkemizin Gelişim, Adli, Trafik, Endüstri…vb gibi alanlarda da çalışan psikologlara da ihtiyaçları var. O nedenle Klinik Psikoloji ile ilgilenen arkadaşların, diğer alanlara da bir göz atmalarını öneririm.
Son olarak…
Psikoloji alanında çalışan bütün meslektaşlarıma ve gelecekteki meslektaşlarıma mutluluklar ve başarılar diliyorum.
Yine faydasiz bilgiler mesleki sorunlarimizi tartismak yerine meslegimiz geregi olan ruh sagligi hakkinda bilgi vermeyi denesek olmaz mi ben 14 sene okuma ile bile hala kendimde eksik arayip yeni yontem ve teknikler araștirmasi yaparken degerli meslektașlarim ruh sagligi bozuk vatandaslarla ugraşmak yerine egitim verip eleștirdigimiz nlp ci ve danișmanlar yetistirmeyi tercih ediyor sonra meslek kimlerin elinde diyor ben sikildim bunlardan hem yetiștir hem eleștir bu meslegi para amacli yapan egosu yuksek kișiligi düșük arkadașlarada sesleniyorum empaty empaty derken insanlara kendinizi ustun gormeyin meslekten sogumama sebep oluyorsunuz yeter yeter insanlarla ugrașalim meslektașlarla degil…Uzm.psikolog FIRAT YILMAZ
2. Sorudan sonra okuma gereksinimi hissetmediğim bir yazı oldu. Pdr bitiren birinin klinik psikolojide yüksek lisans yapıp (ki yapıyorum) klinik psikolog olmasını “ne yazıkki” şeklinde yorumlanması çok hoş olmamış. “Psikolojik Danışman İlker LAP”
saçma tabiiki bunu siz de biliyorsunuz
Herkes kendi işini yapmalı, sizin işiniz önce psikoloji lisansı okumak daha sonra da yüksek lisans yapmak. Ama hadi iyisiniz…
Vakıf üniversitesinde gayet düşük puanlarla psikolog? olan bir arkadaşımız ; gayet yüksek puanlarla Pdr bölümünü bitiren meslektaşlarımıza bir sürü laf atmış. Neden buna gerek duyarsın ki? Pdr de Psikoloj’nin uzmanlık alanlarından birisi sonuçta. Bu tamamen bizim dışımızda kimse psikoloji alanında çalışmasın kaygısıyla yazılan bir yazı. Alttan alta vakıf üniversitelerinde para ödeyerek okuyan yazar diğer meslek elemanlarını kendince küçümseyerek kendini bir yerlere koymaya çalışmış. Fakat keşke bunun yerine daha faydalı bilgiler vermekle geçirseydiniz vaktinizi. Çünkü Yurt dışında lisans mezunu olanlara da psikolog unvanı hemen öyle verilmiyor. Master ve supervizyon eğitimleri isteniyor. Bizler Psikolojik danışman değilsek sizler de psikolog değilsiniz. Psikoloji mezunu kişilersiniz. Böyle ruh sağlığı çalışanlarının bir birlerini sabote etmeye çalışmaları hoş değil.