Belki de kadınların ve erkeklerin aşık olmasını sağlayan; benzer ilgi alanları, burç işaretleri, bakışlar veya yakınlaşma değildir. Evrim çalışan bilim insanlarına göre, bazı insanların “bu sadece kimyasal bir süreç” söylemi gerçekten de eş seçiminde temel bir etken olabilir.
Görünmez kimyasal işaretler, feromonlar, uzun süredir belirli bir amaç için aynı türdeki canlıları eşleştirmekle görevli olarak bilinirler.
Örneğin; farelerle yapılan bir deneyde feromonların belirli bir bağışıklılık geninde farklılaşmayı sağlamak haricinde genetik olarak benzer erkek ve dişiler üzerinde cezbediciliği artırıcı , haliye eş seçimi üzerinde bir görevi olduğu bulundu. O genin, özellikle farklılaşmasının yaşamsal anlamda bir önemi vardır : İki bireyin farklı MHC (major histocompatibility locus) genlerinin kombinasyonu doğacak yavrularda, hastalık organizmalarıyla baş etmede bir avantaj sağlar
Yani fareler genetik bir farkı kokluyor olabilir. Fakat özellikle iyi bir koku alma duyusu ile tanınmayan modern insan türü de bu ayrımı yapabilir mi?
İlk “Terli Tişört” deneyinde, İsveçli zoolojist Claus Wedekind, kadınların erkek kokularına hassasiyetini test etti. Farklı MHC genlerine sahip 49 kadın ve 44 erkeği deney için bir araya getirdi. Erkek katılımcılara 2 gece giymek üzere temiz tişörtler verdi ve sonrasında onları geri aldı.
Araştırmacılar laboratuvarda tişörtleri farklı kutulara yerleştirdi ve kadın katılımcılara kutuları sadece birer kez koklama talimatı verildi. Her kutudaki kokuları yoğunluk, hoşluk ve seksilik değişkenlerine göre değerlendirme görevi verildi. Sonuç çarpıcıydı. Tüm kadınlar kendi MHC genlerinden en farklı gene sahip erkeğin giydiği tişört kokusunu tercih etmişti
Deney, erkeklerin kadın kokularına ilişkin algılarını test etmedi, ancak sonuçlar evrimin kesinlikle sadece fareleri değil insanları da eş seçimi üzerinde etkileyebilecek genetik bilgi için bir verici ve alıcı sağladığını gösteriyor.
Kaynak
https://www.pbs.org/wgbh/evolution/library/01/6/l_016_08.html