Hepimiz yaşamın doğası gereği birçok konuda kayıp ve kayıp tehdidi yaşayabiliyoruz. Bu kayıplar sevilen birinin ölümü, sevgilinizin sizi terk etmesi, işten atılmanız, hatta çok sevdiğiniz bir eşyanızı kaybetmek bile olabiliyor. Genel görüşe göre bu kayıplarla baş ederken benzer şekilde beş evreden geçiyoruz.
İnsanoğlu yaşadığı kayıpların ardından kendi yaşam döngüsünü yeniden düzenleyebilecek psikolojik donanıma sahip. Her kaybın sonunda işlevselliğimizi yeniden kazanabiliyoruz. Ancak bir son olması ve geri dönülmezliği nedeniyle gözlemlenebilen en acı verici somut kayıp bir yakınımızın ölümü. Bu tür bir kayıpta süreç diğer kayıplara göre uzayabiliyor. Çünkü kişi böyle bir kaybın ardından kendisini terk edilmiş hissetmekte. Hatta öfke ve suçluluk gibi karmaşık duygularla belirli bir anlamsızlık ve boşluk içinde yalnız ve çaresiz hissedebilmekte. Ve bu karmaşık duygu süreçlerini düzenlemek diğer kayıplara kıyasla daha güç olabiliyor. Freud’a göre kayıp yaşayan yaslı kişi kaybettiği kişiye karşı öfke duygusu geliştirmekte ve bu öfke zamanla kendini suçlamalar ve depresyon şeklinde kişinin iç dünyasına doğru yönelmekte. Pek çok kanı , Freud’un bu görüşüne paralel olarak en sık rastlanan psikolojik rahatsızlık olan depresyonun(depresyon hakkında bilgi almak için) sevilen kişinin kaybı ile tetiklendiğini göstermekte.
Aslında yaşamın her döneminde bireyler, bir ayrılık ve kaybın ardından normal yas süreci ile yüz yüze kalıyor. Yas, kayıp yaşayan bireyin yaşamının her alanını ilgilendiren çok boyutlu zor bir süreç gibi gözükmekte olsa da kesinlikle, bir hastalık değil. Kayba karşı gelişen doğal bir tepki.
Yasın Evreleri Mi Var?
Yas sürecindeki kişilerle yapılan araştırmalar sonucu yasın inkar, kızgınlık, pazarlık, depresyon ve kabullenme şeklinde evreleri olduğu kanısına varıldı. Yasın evreleri konsepti, 1960’larda ebeveynler ile bebeklerin bağlanması üzerine çalışmalarıyla tanınan John Bowlby ile yas konusunda çok sayıda kitap yazan Colin Murray Parkes’e kadar uzanmakta. Bowlby ve Parkes eşini kaybeden 22 kişiyle konuşarak yasın dört evresi olduğunu tespit etti: hissizlik, arama ve özleme, depresyon ve hayatı yeniden düzenleme. Ölmekte olanların tedavisine yaklaşım konusunda önemli değişiklikler getirilmesini sağlayan Elisabeth Kubler-Ross ise ölmek üzere olan hastalarla konuşup bugün bildiğimiz şekliyle yasın beş evresini tanımladı.
Yale Üniversitesi’nde bu beş evreyi sınamak için yürütülen araştırmada, yakınlarını (genellikle eşlerini) kaybeden 233 kişiyle yas dönemlerinin altıncı, on birinci ve on dokuzuncu aylarında görüşme yaptılar. Araştırmanın sonucunda altı aydan sonra tüm olumsuz duyguların inişe geçtiği gözlense de kaybedilen yakına duyulan özlemin uzun yıllarca devam ettiği görüldü.
Peki Nedir Bu Beş Evre?
İnkar, kızgınlık, pazarlık, depresyon ve kabullenme. İlk evre olan inkar evresinde kişi yaşanan durumu yok sayarak, bir yanlışlık olduğunu düşünür, durumu görmezden gelir. Zihninde “Bu benim başıma gelemez” düşüncesi hakimdir. İkinci evre kızgınlık evresi, inkardan sonra biriken sorular öfkeye dönüşür ve ‘neden ben?’ sorusu gündemdedir. Kaybın bir sorumlusunu arayarak kendisine ve ya bir başkasına karşı öfke duygusu gelişir. Üçüncü evre olan pazarlık evresinde ise ‘onu yapmasa/yapmasam şöyle olurdu’ şeklinde durumu kabul edilebilir halde algılamaya yönelik bir çaba hakimdir. Dördüncü depresyon evresidir. Yaşanan üzücü durum artık tam olarak idrak edilir ve yoğun üzüntü, hayattan soyutlanma, isteksizlik gibi depresif belirtiler görülür. Ve son olarak kabullenme evresinde durum hazmedilir, kişi mantığa uygun gerekçeler geliştirerek artık durumu kabullenir ve normal yaşantısına geri döner.
Yaşadığımız kötü durumlarda geçirdiğimiz sürece ne kadar da benziyor değil mi? Elbette ki bu aşamaların yaşanma şekilleri ve hızları kişinin yaşadığı kaybın çeşidi, içinde bulunduğu kültür, sosyoekonomik düzeyi, yaşı, cinsiyeti gibi pek çok faktöre göre değişkenlik gösteriyor. Fakat yaygın kanıya göre hepimiz benzer bu beş evreyi deneyimleyerek genellikle zor durumlarla baş edebiliyoruz. Baş edemediğimiz durumlarda tabii ki de bir uzmana danışmakta fayda var. Ama umarız yaşadığınız kayıplarınızda, üzücü haberlerde verdiğiniz tepkilerin bu beş aşamada ilerlediğini bilmek, durumu daha kolay kabullenmenize yardımcı olur ve baş edemeyeceğiniz kayıplar yaşamazsınız.
Kaynaklar
Bildik, T. (2013). Ölüm, kayıp, yas ve patolojik yas. Ege Tıp Dergisi
http://www.bbc.com/turkce/ozeldosyalar/2014/10/141016_vert_fut_yasin_evreler.i
Genlik, Ö. (2012). Yas süreci ve yas sürecindeki kişilerin depresyon ve anksiyete düzeylerinin incelenmesi. İstanbul arel üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi
Kring, A.M., Johnson, S. L., Davison, G., Neale, J. (2015). Anormal Psikoloji.(M. Şahin, Çev.). Ankara : Nobel Akademik Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi :2014)