Bir rivayete göre Roma döneminde insanların zenginlik içinde olduğundan sahip olduklarından olabildiğince fazla yemeye çalıştıkları, sonrasında da bedenlerinin bozulmaması için kustukları söylenir. Hatta bu kusma davranışının gerçekleştirilmesi için özel odalar (vomitorium) bile yapılmıştır. Bu durum günümüzde bir hastalık olarak varlığını sürdürüyor olabilir mi? Bir yanda kilo almaya karşı duyulan aşırı korku, bir yanda da aç kalmanın yaratacağı olumsuz sonuçlardan kaçınma… Bu iki durumun varlığı nasıl bir sonuç ortaya çıkarır sizce? Yaşadığınız bir stres sonucunda yemekle aşırı derecede ilgili olduğunuz sonrasında da bundan pişman olduğunuz zamanlar oldu mu? Belki de bazı insanlarda bu durum çok daha çarpıcı olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir. Tüm bunlar ışığında Bulimiya Nervoza’ya bir bakalım isterseniz.
Gözü Dönmüş Yeme Atakları
Bulimiya Nervoza’ya sahip olan kişilerde herhangi bir stresörün tetiklediği tıkınırcasına yeme atakları gerçekleşmektedir. Sıkıntılı bir dönem, yaşadığınız bir travma, kaygılı geçen bir zaman bunu tetikliyor olabilir. Peki tıkınırcasına yemek ne demektir? Normal bir insanın yiyebileceği miktardan fazlasını çok kısa bir zaman içerisinde tüketme davranışı tıkınırcasına yeme olarak adlandırılmaktadır. Bulimik insanların tıkınırcasına yeme anlarını transa geçme olarak betimledikleri görülmüştür. Yani bir kişi farkında olmadan yemeye başlar ve kendini durduramaz. Doyduğunu neredeyse anlayamayacak durumdadır. Hatta bu kadar çok yemek yiyor olmak onları rahatsız etmekte, utandırmaktadır. Bu nedenle çoğu bulimik insan tıkınırcasına yeme esnasında saklanma girişiminde bulunur. Geceleri herkes uyurken dolaptan yiyecek aşırmak onlar için bulunmaz bir fırsattır belki de.
Peki bu kişiler aşırı kilolu mudur?
Bir kişiye Bulimiya Nervoza tanısı koyabilmek için, sadece tıkınırcasına yeme ataklarını gözlemlemek yeterli değildir. Bu kişiler aşırı besin alımından hemen sonra suçluluk duygusuyla bu besini boşaltım yoluna giderler. Kendini kusturma, aşırı egzersiz yapma telafi davranışlarından bazılarıdır. Yine Anoreksiya’da olduğu gibi bulimik kişiler de bedenleri ile fazla haşır neşirdirler. Özsaygıları normal kilolarını devam ettirmeye bağlıdır. Fakat Anoreksiya’daki gibi aşırı bir kilo kaybı söz konusu değildir. Bulimiya Nervoza vakalarının %90’ı kadındır. Çok da şaşırtmadı değil mi?
Bulimiya Nervoza Nasıl Ortaya Çıkar?
Bulimik insanlar kendilerini beden özellikleri açısından değerlendirmeye meyillidirler. Bu durum onların öz saygısını zedeleyebilmektedir. Yani bu durumda bedeninden rahatsız olan kişi, kendini iyi hissetmek için diyete başlar. Bu diyet gerçekten sıkı kurallı olan, yasaklarla dolu bir diyettir. Bu kadar katı olan kuralların harfiyen ve uzun süre uygulanması pek de mümkün gözükmemektedir. Kişi, diyeti yarıda kesip kendini yemeğin içinde bulur. Hem de ne yemek ! Burada devreye tıkınırcasına yeme atakları girmiştir artık. Kendini kontrol edemez ve ne kadar yediğimin farkına varamayacak duruma gelir. Fakat o da ne? Tıkınırcasına yemenin hemen ardından dayanılmaz bir suçluluk duygusu bastırır. Ne yapıp ne edip bunu telafi etmelidir artık. Böylece yediği tüm besinleri çıkararak (kusarak) kendini rahatlatma yoluna gider. Kusmak, kendini daha da kötü hissetmesine sebep olur. Böylece bu bir döngü halini alır. Bulimik insanların yaşadığı süreç tam olarak budur.
Bulimik insanlar aşırı zayıf olmamalarına rağmen, kusma ya da müshil alımı gibi davranışlar olumsuz fiziksel sonuçlara yol açabilmektedir. Son yapılan çalışmalara göre Bulimiya Nervoza’dan kaynaklanan ölüm oranı %4’tür. İkiz çalışmalarından elde edilen sonuçlara bakıldığında Bulimiya Nervoza aileden alınan genler nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Bulimiya Nervoza’nın tek yumurta ikizlerinde görülme sıklığı %35 iken çift yumurta ikizlerinde bu oran %27’ye düşmektedir. Bir diğer etken ise yeme içme ve cinsel periyotların düzenlenmesinde görev alan hipotalamusun daha az çalışmasıdır. Yine çocukluk çağındaki cinsel ya da fiziksel istismar da Bulimiya’nın ortaya çıkışını tetikleyebilmektedir. Bazı çalışmalarda yemenin kısıtlanmasında dopaminin payı olduğu bulunmuştur. Yine seratonin hormonunun da çalışmasında azalma olduğu bulgular arasındadır.
Bulimiya Nervoza da gerek olumsuz fiziksel sonuçları, gerekse duygu durumdaki olumsuzluklardan kaynaklanan intihar riski göz önüne alındığında ölümle sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle yeme düzeninizde aşırı bir değişme gözlemliyorsanız, son zamanlarda kendinizi kaybedercesine yemeye başladıysanız ve bu durum sizi rahatsız ettiğinde kendinizi kusturmaya çalıştıysanız bir tedaviye başlamanız gerekiyor olabilir.
Bir sonraki yazımız Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu. Beklemede kalın 🙂
Kaynaklar
Kuruoğlu, Ç.A.(2000). Yeme bozukluklarında genetik etmenler.
Kring, A.M., Johnson, S. L., Davison, G., Neale, J. (2015). Anormal Psikoloji.(M. Şahin, Çev.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi :2014)
Yücel, B. (2009).Estetik bir kaygıdan hastalığa uzanan yol: yeme bozuklukları. Klinik Gelişim Dergisi. İstanbul.22(4).39-44.