Psikolezyum ekibi olarak sizlere teorik bilgilerin yanı sıra pratiğe dair de birkaç içerik sunmak istediğimizi daha önce de söylemiştik. Klinik psikolojinin yanı sıra psikolojinin ilgilendiği birçok konu var. İşte size bu alanlardan birini daha tanıtmak için Gröningen Üniversitesi Yapay Zeka bölümünde doktorasını yapan Burcu Arslan’la yapay zekâ ve psikoloji üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
1. Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Adım Burcu Arslan. 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümünden mezun oldum. Kısa dönemli olarak çalıştığım çeşitli işlerinden ardından İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğünde İstatistikçi ve Bilişim Uzmanı olarak 2005 yılından 2012 yılına kadar görev yaptım.
İnsan zihninin nasıl çalıştığı konusuna ilgiliydim ve yüksek lisans programlarına bakarken ODTÜ Enformatik Enstitüsündeki Bilişsel Bilimler programını gördüm ve 2010 yılında bu programa kabul edildim. Bu programda psikoloji, felsefe, dil bilimi, insan zihninin bilgisayarla modellenmesi ve sinirbilim konularında eğitim gördüm.
Yüksek lisans tezimde; işleyen belleğin ve dilin, 4-10 yaş arasındaki çocukların ikinci derece zihin teorisi gelişimi üzerindeki etkilerini inceledim [“Murat, Ece’nin çikolatanın dolapta olduğuna inandığını düşünüyor. (Hatalı inanç görevi.)”]
Daha sonra 2012 yılında Hollanda’da bulunan Groningen Üniversitesi Yapay Zekâ bölümünden doktora teklifi aldım. İşten ayrılarak doktoraya başladım. Bu ay sonunda teslim edeceğim tezimde de çocukların ikinci derece zihin teorisi gelişiminin bilgisayarla modellenmesi üzerinde çalışmalarıma devam etmekteyim.
2. Kısaca yapay zekadan bahseder misiniz? Yapay zeka alanında ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
Yapay zekâ çalışmalarının amacı kısaca bir bilgisayarın ya da bir robotun insan zekâsına benzer bir şekilde kendi kendine hedefler yaratan, problem çözümleme, öğrenme, fikir yürütme, iletişim kurma özelliklerine sahip otonom (özerk) bir sistem yaratmaktır. Bu amaca ulaşmak için disiplinler arası bir çalışma yürütmek gerekiyor ve psikoloji, dil bilimi, bilgisayar bilimleri ve sinirbilim bu disiplinler arasında yer alıyor.
Ben doktora tezimi zihin teorisinin çocuklardaki gelişimi üzerine yapıyorum. Zihin teorisi kısaca, bir kişinin diğer insanların kendisindekinden başka inanç, istek ve niyetlere sahip olabileceğini anlama becerisi olarak tanımlanabilir.
Etrafınızda saklambaç oynayan 3 yaş civarında çocuklar varsa, saklanmak için sadece gözlerini kapadıklarını, ya da bir perdenin arkasına saklanıp ayaklarının tamamen gözüktüğünü görebilirsiniz. Bu davranışın nedeni, kendileri kimseyi görmediği için başkalarının da onları görmediğini düşünmeleri diyebiliriz. Yani zihin teorileri henüz gelişmemiştir. 4 yaş civarına geldiklerinde başkalarının kendilerinden farklı istekleri, inançları vesair olabileceğini anlamaya başlıyorlar (“Ece çikolatayı dolapta sanıyor ama çikolata çöpte.”). Ancak, zihin teorisini bütünleşik bir biçimde yineleyerek kullanmaları bir iki yıl sonra gerçekleşiyor (“Murat, Ece’nin çikolatanın dolapta olduğuna inandığını düşünüyor”).
Ben doktora çalışmamda, bilgisayarla modelleme yaparak bu gelişimin neden bir iki yıl sürdüğünü işleyen bellek, dil ve bilişsel kontrol açısından inceledim. Bilgisayarla modelleme yaptığınızda, bir görevi yerine getirirken insan zihninin hangi aşamalardan geçtiğini ayrıntılı biçimde bilgisayar kodu olarak yazabiliyor ve simülasyonlar sonucunda spesifik öngörülerde bulunup, bu öngörüleri deneklerle test edebiliyorsunuz.
Benim araştırmalarım, Yapay Zekâ Bölümünde yürütülen daha büyük bir projenin parçasıydı. Gelecekte insanlar, robotlar ve yapay zekâ sistemleriyle birlikte çalışmaya başlayacaklar. Örneğin, yapay zekâ sistemi ve insanlar birlikte deprem sonrası kurtarma sürecini planlarsa, yapay zekânın birlikte çalıştığı insanın konumuna bağlı olarak nereye kurtarma ekibi göndereceğini tahmin edip, o gönderilen yerin dışında başka bir yere kurtarma ekibi göndermesi, bir başka değişle yapay zekânın zihin teorisine sahip olması gerekir. Projenin amacı insanların zihin teorisinin limitlerini belirlemek ve bu limitlerin nedenlerini anlamaktı.
3. Yapay zeka üzerine hangi alandan araştırmacılarla beraber çalışıyorsunuz, psikolojiye bu çalışmalarda düşen rollerden biraz bahseder misiniz?
Yapay zekâ disiplinler arası bir çalışma gerektiriyor. Ben çalışmalarım süresince; bilgisayar bilimi, dil bilimi, deneysel ve bilişsel psikoloji, gelişim psikolojisi ve sinirbilim alanlarında araştırmalar yapan insanlarla birlikte çalışıyorum. Bilişsel, deneysel ve gelişim psikolojisinin yapay zekaya katkısı önemli bir yer tutuyor. Şu an insan zihninin nasıl çalıştığı ve beyindeki nöronların birbiriyle iletişiminin insan zihnini nasıl ortaya çıkardığı konularında çok bilgimiz yok. Bu yüzden, insan zekâsına benzer yapay zekâ oluşturabilmek için psikolojinin önemi büyük.
4. Yapay zeka çalışmaları şu anda hangi seviyede?
Yapay zekâ şu anda hızlı bir ilerleme gösteriyor. 1997 yılında IBM’in Deep Blue adındaki yapay zekâ sisteminin dünyanın en iyi satranç oyuncusu Kasparov’u yendiğine tanık olduk. Ancak, satrançta oynanabilecek hamle sayısı çok olsa da bilgisayarların işlem kapasitesi göz önüne alındığında çok fazla değil. Bu yıl, Google’in AlphaGo adlı sinir ağı ve takviyeli öğrenme (reinforcement learning) içeren yapay zekâ sistemi oynanabilecek hamle sayısı çok daha fazla olan ve daha fazla sezgi gerektiren Go oyununda dünyanın en iyi oyuncuları arasında yer alan Lee Sadol’u yenmeyi başardı. Bu gelişmeler yapay zekânın katettiği yol açısından önemli.
Ancak, bu yapay zekâ sistemleri sadece bir oyunu ya da görevi yapmada insanlardan daha iyi performans gösterebiliyorlar. İnsan zekâsı birçok değişik görevi yapabilmekte ve daha önce hiçbir örneğini görmediği bir görevde bile, biraz üzerinde vakit harcadıktan sonra uzman hale gelebilmektedir ve kendi kendine bir görevdeki problemleri tanımlayarak bunun üzerinde çalışıp bu problemleri çözebilmektedir. IBM’in Watson adlı yapay zekâ sistemi kendi kendine hipotez yaratma ve çözme konusunda çalışmalar yürütse de şu an insan zekâsına benzeyen, bir görevden başka bir görevi yeniden eğitime tabi tutulmadan yapabilecek bir yapay zekâ sistemi bildiğim kadarıyla henüz bulunmamaktadır.
5. İnsan beyni bilişin yanında duygusal süreçleri işleme açısından evrimleşmiştir. Bu açıdan bakacak olursak yapay zekaların duyguları hakkında neler söyleyebiliriz?
Duyguların insan bilişi üzerindeki rolü konusunda çok bir bilgim olmasa da yapay zekâ elimizdeki verilerle eğitim gördüğünde insan duygusunu taklit edecek ve duyguları olduğu konusunda bizi ikna edebilecek düzeye yakın zamanda gelebilir. Ancak, gerçekten duyguları hissedebilmesi için bilinç kazanması gerektiğini düşünüyorum. Ne yazık ki, günümüzde insan bilincinin nasıl ve beynin neresinde oluştuğu konusunda çalışmaların çok başlarda olduğunu biliyorum.
6. Öğrenebilen yapay zekaların gelecekteki yerini nasıl görüyorsunuz?
Kendi kendine öğrenebilen yapay zekalar gelecekte insanların rasyonel davranamadığı alanlarda ve insanların karar verme sürecini desteklemede önemli bir yer alacak. Örneğin, şu anda IBM’in Watson adlı sistemi doktorlara hastalıkların teşhisi yönünde katkı sağlamaya başladı bile. Bunun dışında, yargı sürecinde delillere dayalı olarak karar vericilere destek sağlayan sistemler oluşturulmakta. Ayrıca, kişiye özel robotlar evimizde, iş yerlerimizde ve hastanelerde birçok alanda bize destek sağlayacak.
7. İnsan- yapay zeka iletişimi ve etkileşimi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Yapay zekâ günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olacağı için insan-yapay zekâ iletişimini ve etkileşimini anlamak ve geliştirmek önemli. Burada önceden de bahsettiğim ve benim de içinde yer aldığım proje gibi çalışmalar önemli. Bilgisayarlar bazı alanlarda insanların kapasitesinin çok daha üzerinde işlem gerçekleştirebiliyor. Etkili bir iletişim için yapay zekâların insanların limitlerinin farkında olması ve bu limitleri göz önünde bulundurarak iletişim kurması gerekmektedir.
İnsanlarla iletişim ve etkileşimin en önemli unsularından biri doğal dil yetisi ve beden dili. Şu an Iphone’larda bulunan Siri gibi sistemlerle iletişime geçmeye çalıştıysanız doğal dil ile iletişimin çok da gelişmiş olmadığını fark etmişsinizdir. Bu konuda ilerleme sağlandığında, yapay zekâ sistemlerinin insanların akıl yürütme yeteneklerinin ve limitlerinin farkında olması etkili bir iletişim için önemli olacaktır.
8. Yapay zekaların insanlığın sonu olacağına dair düşünceler mevcut. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle şu an robotların insana benzer bir şekilde çevreyle iletişim içene girebilmesi konusunda yolun çok başındayız. Buna en güzel cevabı sanırım okuyucularınız şu YouTube videosunda robotların bu yıl yapılan futbol turnuvasındaki hallerini izleyerek bulabilirler.
Çok uzak gelecekte yapay zekânın insanın sonu olması ihtimalinden bahsediyorsak, eğer böyle bir şey gerçekleşirse, yapay zekânın değil insanların insanlığın sonu olacağını düşünenlerdenim. İnsanlık her zaman kendi çıkarları için teknolojiyi kötü yönde kullanmaya eğilimli olmuştur. Şu an yapay zekâ ve robot etiği ile ilgili çalışmalar yürütülmektedir ve bu alanda yürütülen çalışmalar bahsettiniz gibi bir senaryonun gerçekleşmemesi için önemlidir.
9. Bu alanda kariyer yapmak isteyen kişiler (özellikle psikoloji ile ilgili tarafında) Türkiye içinde veya yurt dışında neler yapabilir?
Bilişsel, deneysel ve gelişim psikolojisi ile psikolinguistik üzerine çalışma yapanlar ya da yapmak isteyenler yapay zekâ çalışmalarına akademik olarak Türkiye veya yurt dışında insan zekâsının anlaşılması yönünden önemli katkılar sağlayabilirler.
Özel şirketler, benim gözlemlediğim kadarıyla, daha çok yapay zekâ ile öğrenme konusunda çalışıyorlar. Ancak, insan zekâsına benzer yapay zekâ oluşturma konusunda psikolojinin öneminin şirketler için de yakın zamanda artacağını düşünüyorum. Yapay zekâ alanında akademide ya da özel sektörde çalışmak isteyen psikoloji öğrencilerine benim önerim özellikle bilgisayarla zihnin modellemesi ve sinirbilim konularında kendilerini geliştirmeleri.
Konuya meraklı olanlar için çok iyi bir röpörtaj olmuş. Elinize sağlık.
Yapay zeka psikolojisi üzerine master yapmak istiyorum ancak gördüğüm kadarıyla henüz böyle bir alan yok. Onun yerine hangi alanlara yönelmeliyim? Bunun için hangi üniversite en iyi tercih olur?
Not: Yüksek lisansı yurtdışı düşünüyorum.