Öğrenememek Ayıp Değil | Özgül Öğrenme Güçlüğü Nedir ?

DSM-5’te Özgül Öğrenme Güçlüğü diye geçen öyle bir durum düşünün ki ebeveynlere ve öğretmenlere “Eee bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ?” dedirtsin. Mini mini birler çok uzun seneler sürecek olan eğitim öğretim hayatlarının ilk yılını başarıyla atlatamadıklarında durup bir sakin olmakta fayda var. Çocukların belirli bir alanda -matematikte, okumada ve yazmada- zorlanmalarının nedeni onların zihinsel kapasitelerinin yetersiz oluşundan değil; beyinlerinin farklı çalışmasından kaynaklanıyor olabilir.

Zeki Ama Öğrenemiyor

Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocuklar akademik, dil ve motor becerilerin biri ya da birkaçında sorun yaşarlar; fakat öğrenememelerinin ardında yatan nedenlerin arasında eğitim olanaklarının ya da zihinsel kapasitenin yetersizliği yer almaz. Erken dönem belirtilerinin ana sınıfında fark edilmesi büyük bir önem arz etse de genelde bu güçlüğü yaşayan çocuklar birinci sınıfın sonunda, ikinci sınıfın başında okumayı öğrenemediklerinde fark edilir ve öğretmenleri tarafından rehber öğretmen ya da psikologlara yönlendirilirler. Akademik başarıları düşük olsa da ortalama ya da ortalamanın üzerinde zekaya sahip bu çocuklar anne babalarının akıllarını karıştırmakta gayet başarılılar.

Madem Zeki, Bu Çocuk Neden Öğrenemiyor ?

Öğrenme, belki de insanın yapabildiği en karmaşık süreçlerden biri olabilir. Bir bilginin kazanımında dört süreç vardır: Girdi, Bütünleme, Bellek, Çıktı. Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocuklar, bu dört alanın biri veya birkaçında sıkıntı yaşayabilir. Bu yüzden her çocuk minik bir dünya gibidir; kendine has belirtiler gösterir ve fark edilmeleri için dikkat, gözlem, çokça zaman gerekir.

Bilginin alınması sürecindeki problem, duyu sorunlarından kaynaklanmaz; fakat miniğimiz işitsel, görsel, dokunsal, mekansal ya da kinestetik algıda problem yaşayabilir. Örneğin kulakları gayet iyi sağlıklı olduğu halde duyduğu kelimeyi yanlış yazar ya da gözleri kapalıyken avucuna para konulduğunda ne olduğunu anlamayabilir.

Bilginin kazanımındaki ikinci süreç, girdilerin bütünlenmesidir. Dinledikleri bir hikayeyi anlatmak, bir konunun ana fikrini bulmak bütünlemede sorun yaşayan çocuklar için tabiri caizse lise düzeyi matematik soruları çözmeye benzer. Genelde günler, aylar, harfler karıştırılır. Hadi bilgiyi de bütünledik diyelim, depolamada sorun yaşıyorsak ne yazık ki o bilgi öğrenilmiş olamaz, çünkü davranışta kalıcı olduğunu varsaydığımız bir değişiklik gerçekleşmez. Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocukların bilgiyi kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarmada sorun olduğu görülür. Bazı araştırmacılar da çalışma belleğinde bir problem olabileceğini söylemektedirler. Öğrenmenin son aşaması olan kazanılmış bilginin aktarılması sırasında sıkıntı yaşayan öğrenciler, bilgiyi doğru bir şekilde edinip depolasalar da siz soru sorduğunuzda cevap veremezler. Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan bireyler bisiklete binmekte, ip atlamakta, kendini ifade etmekte sorun yaşarlar.

 

Öğrenme sürecinin tamamlanamamasının sebepleri arasında da doğum öncesi, doğum sırası ya da sonrasında yaşanan beyin hasarları, genetik faktörler yer almaktadır. Her iki kardeşte de görülme olasılığı tek yumurta ikizlerinde %68, çift yumurta ikizlerinde %38’dir. Nörolojik, fonolojik işlevlerde bozukluk ve beyin yarım küreleri arasında iletişim sorunu olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Ayrıca bazı araştırmacılar, Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan bireylerin bilişsel becerilerinin geç olgunlaştığını savunmaktalar. Literatürde yakın akraba evliliği, genetik ve metabolik hastalıklar, doğumda oksijen yetersizliği, merkezi sinir sistemi enfeksiyonları, grip, kurşun zehirlenmesi, alkol, sigara, madde kullanımı da risk faktörü olarak yerini almaktadır. Erken doğum, doğum öncesi dönemde nikotine maruz kalmak, düşük doğum ağırlığı da riski arttırmaktadır.

Öğrenemiyorsa Vardır Bir Nedeni

DSM-IV’te disleksi, diskalkuli ve disgrafi olarak üç kategoriye ayrılmış haldeyken; 2013’te yayınlanan DSM-5’te, bu eski kategoriler Özgül Öğrenme Güçlüğü’nün belirtileri olarak ele alınmıştır. Latince’de “okuma” anlamına gelen “leksi” kelimesinden türetilen “disleksi”, daha önceki yazımızda ele aldığımız “aleksi” kelimesinden farklıdır. “Disleksi” okumanın öğrenilmesinde yaşanan güçlüğe işaret ederken, “Aleksi” daha önceden öğrenilen okuma eyleminin sonradan unutulması demektir. Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocukların %80’i disleksiktir. Diskalkuli; temel aritmetik işlemlerde, sayıları anlamada yaşanan zorluğu içermektedir. Disgrafi ise kısaca yazma problemi diyebiliriz.

Tanının koyulabilmesi için; çocuğun en az altı ay boyunca okuma, hesap yapma gibi alanlarda sorun yaşaması gerekmektedir. Örneğin çocuğun sözcükleri çok yavaş, uydurarak okuması; okuduğunu anlamaması; sözcükleri yanlış telaffuz etmesi ve yazması; dilbilgisi kurallarını anlamada sıkıntı yaşaması; zihinden işlem yapamayıp parmak hesabı yapması; toplama ve çarpma işaretini karıştırmak gibi matematik kurallarını öğrenememesi belirtiler arasında yer alabilir.

Aslında bu belirtiler sağlık çalışanları kadar öğretmenler için de çok önemlidir, çünkü neredeyse her sınıfta bir Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocuk var ! Genellikle de erkeklerde kızlara göre daha sık görülmektedir. Bazı araştırma sonuçlarına göreyse görülme sıklığı açısında cinsiyet farkı bulunmamakta, fakat erkek çocuklarında kızlara oranla daha şiddetli ve kalıcı şekilde deneyimlenmektedir.

Özgül Öğrenme Güçlüğü hakkında kesin konuşmak için WISC-R Zeka Testi, Standford-Binet Zeka Testi, Bender Gestalt Görsel Motor Algı Testi, Peabody Resim Kelime Testi, İnsan Çiz Testi gibi birçok test uzmanlar tarafından uygulanabilir.

Einstein Hastalığı Diyenler Var

Öğrenme Güçlüğü, başarılı olmanın önünde yatan bir küçük taş olsa da, çocuğun öğrenmesi için değil, psikososyal gelişimi için mutlaka uzmandan yardım alınması gerekir. Akademik anlamda zorlanan çocuğun yaşıtlarından farklı olduğunu hissetmekte, kendini ifade etmekte sıkıntı çektiği için ebeveynleri, öğretmenleri ve akranlarıyla iletişim kuramamaktadır. Arkadaş çevresiyle uyum sorunu yaşama, sosyal problemler, özgüven eksikliği, düşük benlik saygısı, okuldan kaçma ve hatta okulu bırakma görülebilmektedir. Okul başarısızlığı nedeniyle bu çocuklar depresyon, kaygı ve endişe yaşamaktadırlar. Erken fark edilmesi, öğrenilmiş çaresizliğin önüne geçmek için en büyük adımdır. Öğrenilmiş çaresizliğin yaşanmadan engellenmesi, henüz yeni okula başlamış miniklerimizin okulu ve okumayı sevmelerini sağlamak adına fazlasıyla önemlidir. Tüm çocuklarımızın okuyup kocaman adam olması dileğiyle !

Kaynaklar

Deniz, M.E. Yorganı, Z. ve Özyeşil, Z. (2009). Öğrenme güçlüğü görülen çocukların sürekli kaygı ve depresyon düzeylerinin incelenmesi üzerine bir araştırma. İlköğretim Online, 8(3), 694-708

Aslan, K. (2015). Özgül öğrenme güçlüğünün erken dönem belirtileri ve erken müdahale uygulamalarına dair derleme. Hacettepe University of Healht Sciences Journal , 1(2)

Kring, A.M., Johnson, S. L., Davison, G., Neale, J. (2015). Anormal Psikoloji.(M. Şahin, Çev.). Ankara : Nobel Akademik Yayıncılık. (Orijinal çalışma basım tarihi :2014)

Ayrıca sevgili hocamız Banu Elmastaş Dikeç’e Çocuk Ergen Psikopatoloji dersi ve notları için teşekkür ederiz.

Paylaşın, herkes okusun:
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir