Cinselliği “ayıp” kabul edip önemli noktalarını atlayabiliyoruz. Önemli olan cinselliği tabu haline getirmeden doğru bilgileri edinmek olmalıdır. Cinsellik üzerine hala akılları karıştıran mitlerin uçuşması doğru bilgiye ulaşmakta en büyük engeli teşkil ediyor. Hamilelik ve cinselliğin nasıl, ne zaman yaşanması gerektiği hakkında; kısaca “cinsellik” konusunda herkesin doğru ya da yanlış bir fikri var. Ama değişmeyen biyoloji gerçekler de var. Haliyle konu cinsel işlev bozukluklarına gelince de çözüm utanıla sıkınıla çevreden aranıyor ve bulunamıyor. Kadınların cinsellik konusunda yaşadığı sıkıntılardan bahsedecek olursak işler biraz daha karışıyor. Mesela Türkiye’de kadınların yatakta yaşadığı problemler neler ve bunları nasıl çözüyorlar ? Eşiyle sevişmeye korkan, sevişemeyen bir kadın olabilir mi ? Kadınlar vücutlarındaki tüm kasları her zaman kontrol edebilir mi ? Bir kadın partneriyle uyumlu olduğunu düşünmesine rağmen neden sevişemez ? Başka bir sorunun daha sorulması gerekli: Vajinismus nedir ve ne değildir ?
Sürpriz Yumurta Gibi Aniden Fark Edilen Bir Bozukluk
İnsan cinselliğinin, diğer hayvanlardan farklı olarak sadece fizyolojik faktörlerden etkilenmediğinin altını çizmemiz lazım. Evet ne yazık ki siz sevdiğinizle o yatağa girdiğinizde size bedeninizin özellikleri, dini inanışlarınız, kültürünüz, psikolojik ve sosyal özellikleriniz, hatta sıkı durun ekonomik durumunuz bile eşlik ediyor. “Ne yazık ki” diyorum, çünkü eğer yatakta bir sorun yaşıyorsanız kadın ya da erkek olun fark etmez, hayatınız bundan etkilenebilir. “Bu fincan neden burada?!” kavgasının altında yatan neden aslında hiç de fincan olmayabilir. Veyahut tedavi olmaya karar verdiğinizde partnerinizin de sizinle birlikte terapiye katılması gerekebilir. Peki bu kadar çok etmen varken vajinismus gibi bir bozukluğu ne olduğunu, neden ortaya çıktığını nasıl anlarız ?
Tahmin edebileceğiniz gibi vajinismus kadınlarda görülen bir bozukluk. En basit şekilde ilişkiye girileceği sırada vajinanın dışındaki kasların istemsizce öyle bir kasılması ve ilişkinin gerçekleşememesi olarak tanımlanabilir. Bu kasılmaya korku, panik ve endişe gibi duygular eşlik edebilir. Unutulmamalıdır ki bu kasılma, kadının isteyerek yaptığı bir şey değildir, hatta sadece cinsel ilişki değil, jinekolojik muayenede de aynı durum yaşanır. Vajinanın kasılması gibi bacakların kitlenmesi de görülebilir ki o da kadının kontrolünde olan bir durum değildir. “Rahatla” demek bir fayda etmez demek istiyoruz.
Vajinismusu kısaca ikiye ayırabiliriz; primer (birincil) ve sekonder (ikincil). Primer olarak adlandırılan durum, ilk kez ilişkiye girme denemesinde fark edildiği için “tamamlanmamış evlilik” olarak adlandırılıyor. Sekonder dediğimiz ikinci durum ise daha önceden normal cinsel birliktelik yaşamış bir kişinin tecavüz, taciz gibi travmatik olabilecek olaylardan sonra yaşanılan bozukluktur. Primer vajinismusla sekondere göre daha çok karşılaşılmaktadır. Ayrıca her zaman olmasa da nadiren birleşmenin, yani penetrasyonun ağrılı bir şekilde gerçekleşebileceğini söylemeliyiz. Vajinismusu olan bazı kadınlar da cinsel birleşme dışında normal cinsel deneyim yaşadıklarını bildirmektedirler. Sonradan görülse de, beraber geçirilen ilk gecede fark edilse de çiftler genelde tedaviyi hastane dışında arayabiliyorlar ya da tedaviye 3-6 yıl sonra başvurabiliyorlar.
Sorma Neden Niçin
Tedaviye geçmeden önce neden bu sıkıntının yaşandığını anlamak daha önemli. Araştırmacılar, vajinismusu etkileyebilecek faktörlerle alakalı birçok çalışma yürütmüşler. Genelde herkesin birleştiği ortak bir nokta var: cinselliğe karşı olumsuz yargıları olan toplum yapısı.
Tabii bu uzun mu uzun tamlamayı açmakta yarar var. Tabuların, yanlış inanışların, kulaktan dolma bilgilerin vajinismusun oluşmasında büyük etkeni olduğu görülmüş. Örneğin “İlk seferde çok canın acıyacak ama sonra alışırsın.” veya “Çok kanaman olacak, korkma.” gibi söylemlerin ilişkide ağrı beklentisinin, korkusunun oluşmasına neden olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kızlık zarının kadın bedeninde kadından da önemli olması, kadının sahip olduğu en önemli şeyi evlilikten sonra bile kaybetme korkusu yaşamasına neden olmaktadır.
Bazı araştırmacılara göreyse cinselliğin aşamalı yaşanmaması, ilk cinsel deneyimde penetrasyonla cinsel olarak aktif olunması da vajinismusun sebeplerinden biri olabilir. Cinsellik söz konusu olduğunda kadınların erkeklerden farklı olarak bir eksisi daha bulunmaktadır; cinsel organın vücudun içinde yer alması. Kadının kendi bedenini tanımasının toplumda ayıp görülmesi ve engellenmesi de kadınların ilişkiye girmekten fobik derecede kaçınmasına sebep olabilir. Vajinismusu olan kadınların ortak noktalarına bakıldığında özellikle görücü usulü evlendikleri, cinsel deneyim ve bilgi açısından yetersiz oldukları görülmüştür.
Kimde, Ne Kadar Sık ?
Bu kadar cinsellik ve kültür dedik, diğer ülkelerdeki kadınlarda görülen cinsel işlev bozukluğu sıklığına bakacak olursak Mısır’da %69, ABD’de %43, İngiltere’de %33, İran’da %32, İzlanda’da %22 ve Hollanda’da %4,2 olduğunu görüyoruz.
Türkiye’de vajinismusla alakalı yapılan çalışmalarda ise cinsel problemler yüzünden psikiyatri kliniklerine başvuran kadınların yaklaşık %73’ünün vajinismus olduğu görülmüştür. Sağlık ocakları, muayeneler, poliklinikler gibi birinci basamak tedavi hizmeti verilen yerlere yapılan bir çalışmada vajinismusun görülme sıklığı %41 olarak bulunmuştur.
Konya’da rastgele seçilen kadınlarla yapılan, klinik dışında gerçekleştirilen bir çalışmada vajinismusun sıklığı %15,3 olarak bulunmuştur. Normal olduğu düşünülen bir nüfusta bu sayı bizce hayli fazla ! Peki bu kadınlar yaşadıkları bu sorun sebebiyle doktora gidiyorlar mı dersiniz ? Ne yazık ki Konya’da vajinismusu olan kadınların %46’sı bu durumu yalnızca eşlerinin bildiğini ifade etmişlerdir. Ayrıca yapılan başka bir çalışmada Türkiye’de cinsel sorun yaşayan kadınların sadece %42’sinin doktora gittiği bulunmuştur.
Vajinismus Başka Nelere Sebep ?
Vajinismus, üzgünüz ki sadece bir cinsel bozukluk ve çok sık görülüyor deyip geçilecek bir şey değil. Çünkü sonucunda sevişmeye zorlamaya, şiddete, boşanmaya ve adli olaylara sebep olabiliyor. Karısının kendisiyle sevişememesi yüzünden erkekler kendilerinde bir problem olduğunu düşünüp üroloğa gidebiliyor ya da karılarının bakire olmadığı düşünebiliyor. Kendisinde problem olduğunu düşünen eşte de cinsel işlev bozukluklarına ya da depresyon, şizofreni ve histeriye karısı vajinismus olmayan kocalara göre daha sık rastlanıyor. Diğer bir yandan vajinismusu olan kadınlarda da %81,6 oranında major depresyon ya da anksiyete bozukluğu görülmektedir. Vajinismusu olan kadınların neredeyse hepsinin suçluluk duyduğu, yarısından fazlasının da cinsel suçluluk hissettiği bilinmektedir. Son olarak bu çiftlerin çok daha sık ilişkiye girmeyi denedikleri ve bunun bir çözüm olacağı düşüldüğü, bunun da yarardan çok zararı olduğu, görülmüştür. Peki ama gerçek tedavi nedir ve ne değildir ?
Tedavi Nedir ? Kaça Ayrılır ?
Birçok faktörün, duygunun, hatta bazen ailelerin de araya karıştığı bu kaotik ortamda çiftler bazen tedavinin ne kadar kolay ve çeşitli olabileceğini ıskalıyorlar. Söz konusu cinsellik olduğu zaman utanması bizce de normal, fakat cinsel işlev bozuklukların tedavisi bu konuda eğitim almış uzman kişilerle beraber olmalıdır. Anestezi altında, kasların ilaçla gevşetilmesiyle ya da sıcak su ile rahatlatılmaya çalışılmasıyla daha önceden belirttiğimiz gibi cinsel birleşme gerçekleşebilir ama bu tedavi değildir. Bu rahatsızlık bacağı kırılması ya da grip olmaktan daha farklı bir durum olduğu için herhangi bir ilaç ya da operasyonla tedavisi mümkün değildir. Tedavi olarak birçok alternatif vardır. Bilişsel davranışçı terapi, ev ödevleri, biyofeedback, EMDR (göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme), seks terapisi, gevşeme terapileri uygulanabilir. Vajinismus aslına bakarsanız cinsel bozukluklar arasında en kolay tedavi edilebilendir. 2 ile 4 ay sürede, 6 ile 10 seansta %90 oranında tedavisinde başarı sağlanmaktadır.
Tedavisinin önemli olduğu kadar bu bozukluğun görülmesini önlemek de ayrı bir anlama sahiptir. Kız ve erkek çocuklarımıza doğru cinsel eğitimi doğru zamanda vermek, bedenlerini tanımalarına yardımcı olmak fazlasıyla önemlidir. Hatta cinsel eğitimin okullarda verilmesi de toplumsal bir çözüm olabilir. Cinsel sorun yaşamak utanılacak bir durum değildir, önemli olan doğru yerde tedavisini aramaktır. Çiftlere en büyük tavsiyemiz işin uzmanı ile görüşüp beraber tedaviyi yürütmeleridir. Vücudunuzu tanıyıp yatakta da mutlu olmanız dileğiyle !..
İncesu, C. (2004). Cinsel işlevler ve cinsel işlev bozuklukları. Klinik Psikiyatri.
Dağ, H ve Dönmez, S. ve Kavlak, O. (Aralık 2012). Kadın cinselliğinin gizlenen yönü: vajinismus ve hemşirenin rolü. Researchgate.
Doğan, S. ve Varol Saraçoğlu, G. (2009). Yaşam boyu vajinismusu olan kadınlarda cinsel bilgi, evlilik özellikleri, cinsel işlev ve doyumun değerlendirilmesi. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi.