Biri tarafından gözetlendiğinizi hissettiniz mi? Belki de paranoyak olduğunuzu düşünmüş ve sadece size öyle geldiğini varsaymışsınızdır. Oysa ki günümüz toplumunda herkes tarafından, her yerde gözetlenmek çok normal hale gelmedi mi? Peki gözetlemecilik, herkesin bildiği ismiyle röntgencilik psikolojik bir bozukluk olabilir mi?
2000’lerde çocuk olan herkes “Sihirli Annem” dizisini çok iyi bilir. Dizideki Avni karakteri ve komşularını gözetleme davranışı ile hayatımızda bir dönem yer etti “röntgencilik”. Hepimiz dürbünlerini alıp karşıdaki evi, insanları gözetleyen insanları düşünmeye başladık bir anda. Avni belki de en masumlarından bir tanesiydi. Bozukluk olarak nitelendiremeyeceğimiz bir durumdu belki de. Duyduğumuz ya da karşılaştığımız pek çok gözetlemecilik hikayesinde adli süreçler devreye girmektedir. Peki bu durumun bir bozukluk haline gelmesi, cinsel sapkınlık olarak değerlendirmesi ve suç kategorisine alınmasının şartları nelerdir?
Bir Bozukluk Olarak Röntgencilik
DSM-5’e göre gözetlemecilik; şüphelenmeyen kişileri, çıplak veya cinsel ilişki sırasında izleyerek cinsel açıdan tatmin olmak amacıyla duyulan yoğun ve tekrarlayan istektir. Bu bozukluğa sahip kişilerde cinsel uyarılmayı sadece birilerine bakmak sağlar, fiziksel temasa gerek duymazlar. Gözetlemecilik bozukluğu olan kişiler ya izleme sırasında ya da izleme anını tekrar hatırlama yoluyla orgazm olabilirler. Yapılan bir araştırmaya göre; gözetlemeciler, gözetledikleri kişilerle nadiren kontağa geçerler. Onlar için önemli olan gözetlemek ve onlarla cinsel ilişki yaşadıklarının fantazisini kurmaktır. Cinsiyet farkına baktığımızda neredeyse hepsinin erkek olduğunu görmekteyiz.
Burada önemli olan bir unsur da risk faktörüdür. Gözetlemecilik bozukluğu olan bir erkek, karşısında onun için soyunan bir kadından hiçbir şekilde etkilenmez. Onun için önemli olan gözetlediği kadının onu fark edebileceği düşüncesi ve sonrasında vereceği tepkiyi hayal etmektir. Bu onu heyecanlandırır ve bu heyecan aktiviteyi tekrarlamasına neden olur. Hastalarla yapılan çalışmalar sonucunda genellikle gözetlemecilik bozukluğu olan kişilerin doğrudan cinsel ilişkiye girmede problem yaşadıkları görülmüştür. Ama gözetledikleri kişiler ve onlarla kurdukları fantaziler sayesinde cinsel ilişki esnasında (yani hayallerinde) daha baskın karakteri oynayabilmektedirler. Bu da onların güç sahibi hissetmelerini sağlamaktadır. Birinin gerçekten bu bozukluğa sahip olduğu kanısına varabilmek için bu durumun 6 ay boyunca devam etmesi, davranışlarının ve dürtülerinin tekrarlayıcı, şiddetli olması gerekmektedir. Aynı zamanda kişinin dürtü ve fantazileri belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası problemlere yol açmalıdır. Aksi takdirde karşımızdaki kişinin cinsel sapkınlığı olduğunu söylemek çok zordur ve doğru değildir.
Hepimiz Röntgenci Miyiz?!
Polise bildirilme oranı ya da tedavi için başvurma oranı çok düşük olduğu için, bu bozukluk ile ilgili ayrıntılı bir şekilde çalışılamamaktadır. Biri bizi gözetliyor döneminden geçmiş çocuklar olarak birilerinin, diğerlerinin hayatını gözetlemesine çok alışığız, belki de fazlasıyla içindeyiz bu durumun. Desmond Morris “Çıplak Maymun” kitabında aktörlerin sevişme sahnelerinde oynaması, bunları izleyen kişilerin artması ve bu konu üzerine sektörlerin kurulmasını konu almış ve “Televizyon, sinema, dergi tiyatro bizim seyretme gereksinimimizi karşılamakta. Belki de hepimiz röntgenciyizdir” demiştir. Kim bilir belki de Morris haklıdır, ne dersiniz?
Kaynaklar
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/iuhfm/article/viewFile/1023004477/1023004065
Kring, M, A., Johnson L.S., Davison, G., ve Neale, J. (2015). Dissosiyatif bozukluklar ve bedensel belirti bozuklukları. Anormal Psikolojisi (12. Baskı) içinde (224-249) (M. Şahin, Çev.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.