–İyi bir çocukluk geçirdiğini düşünüyor musun? Hatırladığın ilk anı ne?
-Yetimhanede çıkan yangın!
Jack , –yukarıda okuduğumuz replikten yola çıkacak olursak- çocukluğu pek de iyi geçmemiş bir çocuk kitapları yazarıdır. Hayatında ani bir değişiklik yaparak bir suç romanı yazmaya karar verir. Suç romanı yazmak belki de onun hayatında hiç su yüzüne çıkmamış şeyleri beraberinde getirecektir.
Jack’in kişiliğini en ince ayrıntılarıyla görmemizi sağlayan bu film, obsesif -ölüm ve daha bir çok takıntısı olan- bir kişinin, seri katillerin hayatını araştırmaya başlamasıyla kendi hayatının nasıl etkilendiğini bizlere sunuyor. Jack, bu katiller hakkında araştırma yaptıkça, kendi hayatında derin paranoyalar ortaya çıkıyor ve en büyük korkuları ile yüzleşmek zorunda kalıyor. Yazdığı her satırdan sonra onun hayatında farklı bir noktaya gidiyoruz izlediğimiz karelerde.
Jack’in romanı ile ilgilenmeye başlayan bir Hollywood yapımcısının ortaya çıkması bizi bir süreliğine sevindirse de, işlerin hiç de sandığımız gibi olmadığını görmemiz uzun sürmüyor. Bu durum Jack’in kurtuluşu mu çöküşü mü bizi iki arada bırakıyor. Her saniyesinde bizi kendi içine çeken bu filmde, Jack’in iç sesini çokça duyuyoruz. Neler düşündüğü, neler hissettiği, nelerden korktuğu, yaşadığı en büyük mutluluklar… Biz de onunla düşünüyor ve hissediyoruz.
Obsesif bir kişinin hayatını yakından görmek ve onunla birlikte tüm bu duygulara bürünmek için, “A Fantastic Fear of Everything” i düşünmeden izleyin ! İyi seyirler dileriz !
IMDB 5.9/10
2012 / Komedi / İngiltere